ABD ve Çin Ticarette Yeni Sayfa Açıyor: Londra Anlaşması Umut Vaat Ediyor

İki günlük müzakereler sonuç verdi

ABD ve Çin, Londra’da gerçekleştirdikleri iki günlük yoğun müzakerelerin ardından, küresel ticaret dengelerini derinden etkileyen uzun soluklu ticaret savaşında yumuşamaya yönelik somut bir adım attı. Taraflar, geçtiğimiz ay Cenevre’de varılan mutabakatı temel alan ve yeni bir ticaret çerçevesi oluşturan anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Anlaşma, özellikle Çin’in nadir toprak elementleri üzerindeki ihracat kısıtlamalarının kaldırılmasını ve taraflar arasındaki karşılıklı tarifelerin gözden geçirilmesini öngörüyor. Bu unsurlar, özellikle teknoloji ve yeşil enerji sektörleri açısından kritik öneme sahip.

ABD: “Misilleme tarifeleri yumuşayabilir”
ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick, Londra’da varılan bu yeni çerçevenin, Cenevre’de üç haneli oranlara çıkan misilleme tarifelerinin düşürülmesi açısından önemli bir adım olduğunu ifade etti. Lutnick, anlaşmanın detaylarına dair açıklama yapmasa da, tarafların kendi liderlerinden onay almak üzere ülkelere döneceklerini belirtti.

Çin’in ihracat kısıtlamaları ve karşı adımlar
Cenevre’deki uzlaşıdan sonra tansiyonun düşmesi hedeflenmişti; ancak Çin’in kritik madenler üzerindeki ihracat kontrollerini sürdürmesi, anlaşmanın uygulanmasını zora sokmuştu. Buna karşılık olarak ABD, özellikle yarı iletken tasarım yazılımları, ileri kimyasallar ve yüksek teknoloji ürünleri üzerindeki ihracat kısıtlamalarını artırmıştı.

Lutnick, Londra’da ulaşılan anlaşmanın bazı ABD kısıtlamalarının kaldırılmasına olanak sağlayabileceğini belirtti. Ancak hangi ürün gruplarının bu kapsamda değerlendirileceği henüz açıklanmadı.

Liderlerin onayı bekleniyor
Anlaşma taslağı, her iki ülkenin liderlerinin onayına sunulacak. ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in süreci resmi olarak onaylamaları durumunda, çerçeve anlaşması uygulamaya alınabilecek. Lutnick, bu adımın, 5 Haziran’da iki lider arasında yapılan telefon görüşmesinin bir sonucu olduğunu da vurguladı.

Çin cephesinden de doğrulama geldi
Çin Ticaret Bakan Yardımcısı Li Chenggang, Londra’daki görüşmelerin ardından düzenlediği basın toplantısında anlaşmayı doğruladı. Li, “Cenevre’deki uzlaşma ve liderler düzeyindeki son temaslar, bu çerçevenin temelini oluşturuyor,” dedi. Tarafların ilkesel düzeyde fikir birliğine vardığını belirten Li, detayların lider onaylarıyla netleşeceğini kaydetti.

Yapısal farklar hâlâ gündemde
Her ne kadar yeni çerçeve, gerginliği azaltma yönünde bir irade ortaya koysa da, iki ülkenin ekonomik sistemleri arasındaki yapısal farklar hâlâ çözülmüş değil. ABD, özellikle Çin’in devlet destekli ve ihracata dayalı ekonomik modeline uzun süredir itiraz ediyor. Bu sistematik farklar, ticaret savaşının temelinde yer alıyor.

Ayrıca, ABD’nin uyguladığı tek taraflı gümrük vergileri de masadaki yerini koruyor. Bu nedenle anlaşma, kısa vadeli bir iyileşme sunsa da, uzun vadeli kalıcı bir çözüm niteliği taşımıyor.

Analistler temkinli yaklaşıyor
Atlantic Council GeoEconomics Center kıdemli direktörü Josh Lipsky, süreci “temkinli bir iyimserlikle” değerlendirdi. Taraflar arasında hâlâ ciddi görüş ayrılıkları olduğunu belirten Lipsky, beklentilerin somut adımlara dönüşmeden sürecin ilerleyemeyeceğini söyledi. Ancak diplomasinin yeniden canlanmış olmasının, sıfır noktasına dönüş olarak değil, “sıfırın altından yukarı doğru bir çıkış” olarak değerlendirilebileceğini ifade etti.

Jeopolitik Rekabetin Yansımaları

Bu gelişme, yalnızca ticaretle sınırlı kalmayıp jeopolitik dengelere de etki ediyor. Çin’in nadir toprak elementleri üzerindeki kontrolü, özellikle ABD’nin savunma ve enerji sektörleri açısından stratejik bir mesele. Aynı zamanda ABD’nin teknoloji ihracatında uyguladığı kısıtlamalar, Çin’in teknolojik bağımsızlık çabalarını tetikliyor.

Londra’daki çerçeve anlaşması, bu karmaşık denklemde tarafların bir tür “soğuk ticaret barışı”na yaklaşması anlamına gelebilir. Ancak kalıcı bir çözüm için yapısal reformlar ve daha şeffaf bir ticaret ortamı gerektiği açık.