Yabancı Yatırımcılar Borsaya Ne Zaman Gelir?

Yabancı yatırımcılar, bir ülkenin borsasına para akıttığında bu durum genellikle o ekonomideki güven ve büyüme beklentisinin bir yansımasıdır. Ancak bu karar, ekonomik verilerden jeopolitik dengelere, küresel trendlerden psikolojik eşiklere kadar uzanan karmaşık bir sürecin sonucudur. Peki yabancı sermaye hangi koşullarda “gelir”? İşte bu sorunun cevabını şekillendiren temel dinamikler:

1. Ekonomik İstikrar: Güvenin Temel Taşı

Yabancı yatırımcılar için öncelikli kriter, ülkenin makroekonomik dengeleridir. Enflasyonun kontrol altında olması, merkez bankası politikalarının öngörülebilirliği, açığının GSYİH‘ye oranı ve dış borç yükü gibi göstergeler, yatırım kararlarını doğrudan etkiler. Örneğin, 2020’de Brezilya’nın oranlarını yükseltmesi, dolar bazlı getiri arayan yatırımcıları çekmişti. Benzer şekilde, enflasyonla mücadelede başarılı ülkeler (örneğin, son dönemde Singapur), uzun vadeli portföy yatırımlarını cezbetmektedir.

2. Siyasi Belirsizlikler: Gölgedeki Risk

Ekonomik istikrar kadar siyasi istikrar da kritiktir. Seçim dönemleri, hükümet değişiklikleri veya popülist politikalar, yabancı yatırımcıların “risk algısını” artırabilir. Örneğin, 2018’de Arjantin’de yaşanan para krizi ve siyasi kargaşa, ülke borsasının yabancı yatırımcı payını %40’tan %15’e düşürmüştü. Türkiye’de 2023 seçimleri öncesi döviz kurundaki dalgalanmalar da benzer bir etki yaratmıştı. Yatırımcılar, hukuk devleti garantisi ve mülkiyet hakları konusunda netlik ister.

3. Küresel Likidite ve Faiz Politikaları

ABD Merkez Bankası () faiz artırdığında, gelişmekte olan piyasalardan sermaye çıkışı yaşanır. Çünkü doların getirisi cazip hale gelir. Tersine, Fed’in gevşek dönemlerinde (2008 sonrası QE dönemi gibi), yatırımcılar daha riskli varlıklara yönelir. Örneğin, 2020’de Fed’in faizi sıfıra çekmesi, Hindistan ve Güney Afrika borsalarında rekor yabancı girişini tetiklemişti. Bu nedenle, “ucuz paranın küresel dolaşımı”, borsalara giriş-çıkışları belirleyen en önemli faktörlerden biridir.

4. Piyasa Değerlemeleri: “Ucuz” Fırsatlar

Yabancı yatırımcılar, F/K oranı, P/DD gibi değerleme metriklerini yakından takip eder. Bir borsanın “ucuz” olarak algılanması, sermaye girişini hızlandırır. Örneğin, 2022’de Çin hisse senetlerinin düşük F/K ile işlem görmesi, ve Vanguard gibi dev fonların ilgisini çekmişti. Ancak “ucuz” olmak tek başına yeterli değildir; şirket kârlılığı ve sektörel büyüme potansiyeli de eşlik etmelidir.

5. Sektörel Çekicilik: ve Yeşil Dönüşüm

Yabancı sermaye, yüksek büyüme potansiyeli olan sektörlere odaklanır. Özellikle teknoloji, ve biyoteknoloji gibi alanlar, son 10 yıldır yatırımcıların radarında. Tayvan’ın yarı iletken devi TSMC veya Almanya’nın rüzgâr enerjisi şirketleri, bu stratejiye örnektir. Ayrıca, enerji geçiş sürecinde olan ülkeler (örneğin, Suudi Arabistan’ın Vision 2030 projesi), yabancı yatırımı teşvik etmektedir.

6. Kur Rejimi ve Döviz Risk

Yerel paranın istikrarlı olması veya değer kazanma potansiyeli, yabancıları cezbeder. Örneğin, 2010’larda Güney Kore wonunun güçlü performansı, Kore borsasına yönelik ilgiyi artırmıştı. Ancak kur oynaklığı yüksekse (Türkiye’de TL’de olduğu gibi), yatırımcılar “hedging” maliyetlerini hesaba katarak uzak durabilir.

7. Küresel Jeopolitik Dengeler

ABD-Çin rekabeti, savaşı veya Orta Doğu’daki gerilimler, sermayenin rotasını değiştirebilir. Örneğin, 2022’de Rusya’ya yaptırımlar sonrası yatırımcılar, Hindistan ve Endonezya gibi “nötr” piyasalara yöneldi. Benzer şekilde, “friend-shoring” (dost ülkelere kaynak aktarımı) trendi, Meksika ve Vietnam gibi ülkelerin borsalarını hareketlendirdi.

Değerlendirme: Zamanlama ve Sabır

Yabancı yatırımcılar, risk-getiri dengesini optimize etmeye çalışır. Bir borsaya girişleri, genellikle ekonomik reformların hızlandığı, küresel likiditenin bol olduğu ve siyasi risklerin azaldığı dönemlere denk gelir. Ancak bu süreç, kısa vadeli spekülasyonlardan ziyade uzun vadeli bir perspektif gerektirir. Yatırımcılar için en kritik soru şudur: “Bu ülke, 10 yıl sonra nerede olacak?”

Bu sorunun cevabı netse, sermaye zaten yolda demektir…