Merkez bankalarının altın alımları hız kesmeden devam ediyor. Dünya Altın Konseyi’nin yayımladığı aylık rapora göre, merkez bankaları Kasım ayında toplam 60 ton net altın alımı gerçekleştirdi. Bu, 2024 yılının şimdiye kadarki en yüksek aylık altın alımı oldu.
Hindistan, Türkiye ve Polonya, yıl boyunca net altın alımlarında lider konumda. Hindistan Merkez Bankası, Kasım ayında rezervlerine 27 ton altın ekleyerek en büyük alıcı oldu. Türkiye 17 ton, Polonya ise 8 ton altın alımıyla Hindistan’ı takip etti.
Yılbaşından bu yana Hindistan, Türkiye ve Polonya’nın toplam altın alımları küresel altın talebinin %60’ını oluşturdu. Hindistan toplamda 72 ton altın alımıyla ilk sırada yer alırken, Türkiye 69 ton, Polonya ise 72 tonluk alımlarıyla önemli katkı sağladı.
Merkez bankalarının artan altın alımları, küresel ekonomideki belirsizliklerin etkisiyle rezerv çeşitlendirme stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Merkez bankalarının altın alımı yapmasının birkaç ana nedeni bulunmaktadır:
- Değer Saklama Aracı Olarak Altın: Altın tarihsel olarak değer saklama aracı olarak kabul edilir. Merkez bankaları, ekonomik belirsizlikler ve enflasyon gibi risklere karşı rezervlerini çeşitlendirmek için altına yatırım yaparlar. Altın, diğer finansal varlıklar gibi piyasa dalgalanmalarına duyarlı değildir, bu nedenle ekonomik kriz dönemlerinde güvenli bir liman olarak görülür.
- Döviz Rezervlerinin Çeşitlendirilmesi: Birçok merkez bankası, döviz rezervlerini yönetirken yalnızca ulusal para birimlerini ya da dövizleri değil, aynı zamanda altın gibi fiziksel varlıkları da tutmayı tercih eder. Bu, döviz rezervlerinin çeşitlendirilmesini sağlar ve herhangi bir para birimi ya da finansal piyasa çöküşü durumunda riskin dağılmasına yardımcı olur.
- Piyasada Güven Oluşumu: Altın, geleneksel olarak “güvenli liman” olarak kabul edilir. Merkez bankaları altın aldığında, bu genellikle piyasalara ekonomik güvende oldukları mesajını verir. Ayrıca, ulusal ekonomiyi güçlendirmeye yönelik bir işaret olabilir.
- Enflasyona Karşı Koruma: Altın, enflasyonist baskılara karşı da bir koruma olarak kabul edilir. Özellikle düşük faiz oranları ve yüksek para arzı durumlarında, altının değeri artar ve enflasyon karşısında yatırımcılar için bir güvence sağlar.
- Jeopolitik Risklere Karşı Korunma: Merkez bankaları, jeopolitik krizler veya savaşlar gibi belirsizliklere karşı da altın alımı yapabilir. Altın, herhangi bir ülkenin ekonomik ya da siyasi krizler sonucunda değer kaybetmeyen bir varlık olarak öne çıkar.
Sonuç olarak, merkez bankalarının altın alımları, ekonomik istikrarı sağlama, döviz rezervlerini çeşitlendirme, enflasyon ve piyasa dalgalanmalarına karşı korunma gibi stratejik hedeflere dayanır.