Petrol piyasalarında son günlerde dikkat çeken yükselişin arkasında, ABD Başkanı Donald Trump’ın jeopolitik alanda yaptığı sert çıkışlar yer alıyor.
Trump’ın, Moskova’nın Ukrayna’da ateşkesi kabul etmemesi durumunda 10 gün içinde Rusya’ya gümrük vergisi uygulayacağını açıklaması, küresel enerji piyasalarında sert dalgalanmalara neden oldu. Bu açıklamaların ardından petrol fiyatları son beş haftanın en büyük kazancını kaydetti.
Ekim vadeli Brent ham petrolü %0,6 artışla varil başına 72,10 dolara, Eylül vadeli Batı Teksas tipi ham petrol (WTI) ise 69,64 dolara yükseldi. Bir önceki seansta WTI’daki artış %3,5’i aşarken, Eylül vadeli Brent petrol fiyatı 73,07 dolar/varil seviyesine çıktı. Bu veriler, piyasanın jeopolitik risklere karşı son derece hassas olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Analistlerin ortak görüşü, olası yaptırımların sadece Rusya’yı değil, küresel petrol arzını da doğrudan etkileyeceği yönünde. Rusya’nın günlük 7 milyon varilden fazla ham petrol ve rafine ürün ihraç etmesi, ülkenin küresel enerji sistemindeki kilit rolünü ortaya koyuyor. ABD’nin uygulayabileceği yaptırımların arzda daralma yaratması, fiyatlarda daha agresif artışlara yol açabilir. Olası bir arz krizi durumunda, OPEC+ ülkelerinin bazı üretim kısıtlamalarını esnetebileceği belirtilse de, bu durumun piyasada oluşacak potansiyel açığı tamamen kapatamayabileceği ifade ediliyor.
Petrol fiyatlarını etkileyen bir diğer önemli unsur ise ABD’nin iç siyasi ve ekonomik ajandası. 1 Ağustos’ta sona erecek olan ticaret görüşmeleri ve Fed Başkanı Jerome Powell’ın faiz oranlarına yönelik yapacağı açıklamalar, yatırımcıların kararlarını doğrudan şekillendirecek. Özellikle faiz beklentileri, enerji talebi ve yatırım eğilimleri üzerinde önemli bir baskı oluşturuyor.
Jeopolitik risklerin tırmandığı, merkez bankalarının ise temkinli bir duruş sergilediği bu dönemde enerji piyasalarının yüksek oynaklık içinde kalması bekleniyor. Rusya-Ukrayna savaşı sürerken ABD gibi büyük aktörlerin agresif dış politika hamleleri, yalnızca petrol değil, doğalgaz ve diğer enerji emtialarında da dalgalanmaları tetiklemeye devam edecektir. Bu bağlamda, önümüzdeki günlerde siyasi gelişmelerin ve ekonomik açıklamaların enerji piyasalarındaki etkisi daha da belirginleşebilir.
Bu süreçte yatırımcıların, jeopolitik gelişmeleri ve merkez bankalarının yönlendirmelerini dikkatle takip etmesi, hem risk yönetimi hem de fırsatların doğru değerlendirilmesi açısından kritik önem taşımaktadır. Enerji fiyatlarındaki yükselişin sürmesi, yalnızca piyasa oyuncularını değil, enflasyonla mücadele eden merkez bankalarını ve enerji ithalatçısı ülkeleri de yakından ilgilendiren bir gelişme olacaktır.









