Para Para Para: Varlığının Dert Olduğu Zamanlara Gelemedik Bir Türlü

Para, insanlık tarihinin en çetrefilli konularından biri. Önce takas vardı; elimizde fazladan buğday varsa, koyun ya da deri ile değiş-tokuş ediyorduk. Sonra metaller geldi, ardından kağıt paralar ve şimdi dijitalleşme çağıyla birlikte bir “veri kümesi” olan kripto paralar. Para, bir yandan yaşamın kolaylaştırıcısı ve düzenleyicisi, diğer yandan insanlığı yozlaştıran, adaleti bozan ve eşitsizliği körükleyen bir güç. Ancak tarihin hiçbir döneminde “paranın çokluğu” insanlık için bir sorun olarak görülmedi. Hep “daha fazlası” arzulanır oldu. Neden?

Para mı İnsan İçindir, İnsan mı Para İçin?

Paranın bir araç olduğu fikri aslında modern zamanların pek de samimi olmayan bir yalanı. Bugün, paranın bir “araç” olmaktan çıkıp bir “amaç” haline geldiğini açıkça görebiliyoruz. İnsanların hayatta kalma motivasyonu sadece ihtiyaçlarını karşılamaktan ibaret olsaydı, bu kadar büyük servetler, lüks tüketim çılgınlığı ve giderek büyüyen eşitsizlik uçurumları olmazdı. Para, statünün, gücün ve hatta insan hayatının değerinin ölçü birimi haline geldi.

Ancak kimse “Fazla param var, hayatım zorlaştı” demez. Paranın çokluğu genelde hep bir çözüm, bir kurtuluş yolu olarak görülür. Zenginlik, sıkıntıları gidermek için bir sihirli değnek gibi algılanır. Peki, paranın fazlası insanı gerçekten özgürleştiriyor mu? Yoksa bu “fazla para” insanın hayatına daha fazla yük, daha fazla sorumluluk ve daha fazla yalnızlık mı getiriyor?

Varlık Bolluğunun Yükü

Düşünün, milyarlarca dolara sahip bir insanın gündelik hayatı nasıl geçer? İlk bakışta büyük evler, lüks arabalar ve sınırsız tatiller cazip gelebilir. Ancak bu lüks hayatın altında kaygılar, güvensizlikler ve tükenmiş bir ruh hali saklanıyor olabilir. Zenginlik çoğu zaman, daha çok çalışmayı, daha fazla rekabet etmeyi ve daha fazla insanın ihtiyaçlarına cevap vermeyi beraberinde getirir. Varlıklı insanlar sıklıkla “servetlerini koruma” derdindedir. Paranın yarattığı güç, aynı zamanda onu kaybetme korkusunu da büyütür.

Birçok milyarder, “çok para sahibi olmanın” da bir sınav olduğunu söyler. Büyük miktarlarda para, ahlaki sorumluluklar yükler. İnsan, sadece kendisi için değil, çalışanları, şirketleri ve hatta toplumun büyük bir kısmı için hesap vermek zorunda hisseder. Fakat bu “dert”, genelde varlık sahibi olmayanların gözünden bakıldığında bile bir lüks gibi algılanır. “Keşke benim de böyle dertlerim olsa” demek, paranın çekim gücüne teslim olmuş bir insanın en tipik savunmasıdır.

Eşitsizlik ve Adalet Açmazı

Bugün dünyada varlıkların büyük bir kısmı, oldukça küçük bir kesimin elinde. Forbes’un listesine giren milyarderler, dünya nüfusunun neredeyse tamamından daha fazla servete sahip. Ancak, bu zenginliklerin varlığı, dünyadaki adaletsizlikleri ve eşitsizlikleri daha da belirgin hale getiriyor. Paranın fazlalığı bir kişide ya da grupta toplandığında, diğerlerinin hayatını nasıl etkiliyor?

Yoksulluk, dünya genelinde en büyük dertlerden biri olmaya devam ederken, “paranın çokluğu” da tartışmalı bir soruna dönüşüyor. Zenginlerin bir kısmı, servetlerini topluma geri kazandırmak adına hayır işleri yapmayı tercih ediyor. Ancak bu, “eşitsizliği ortadan kaldırıyor” mu, yoksa “eşitsizliği meşrulaştırıyor” mu? Soru işareti büyük.

Paranın Anlamını Yeniden Düşünmek

Peki, “paranın çokluğu” bir sorun haline gelebilir mi? Belki de esas sorun, paranın kendisi değil, bizim ona yüklediğimiz anlamda yatıyor. Para, sadece bir araç olsaydı, belki de zenginlik bu kadar büyütülmezdi. Ancak parayı insan yaşamının merkezine koyduğumuzda, hayatın diğer anlamları kayboluyor. Sevgi, paylaşım, dayanışma ve insanlık onuru gibi kavramlar, para etrafında şekillenen bir dünyada kolayca unutulabiliyor.

Sonuç olarak, “varlığının dert olduğu zamanlara” henüz gelemedik. Çünkü paranın varlığını bir dert olarak görmek, onun insan hayatındaki konumunu sorgulamayı gerektirir. Belki bir gün, insanlık paranın gölgesinden çıkar ve daha eşit, daha adil bir dünyaya doğru yol alır. O gün geldiğinde, para yalnızca bir araç olur; insanlık, gerçek amacına ulaşır. Ama o gün gelene dek, paranın azlığı da çokluğu da dert olmaya devam edecek gibi görünüyor.