Dünya enerji dengelerinin merkezi olan Orta Doğu’da en stratejik noktaların başında gelen Hürmüz Boğazı, sadece coğrafi bir geçit değil; aynı zamanda küresel ekonomi, enerji güvenliği ve jeopolitik dengeler açısından hayati bir arterdir. İran Körfezi ile Umman Denizi’ni birbirine bağlayan bu dar su yolu, günümüzde dünya petrol ticaretinin neredeyse üçte birine ev sahipliği yapıyor. Peki, İran-İsrail savaşı yada olası bir İran-ABD krizi ya da çatışması nedeniyle bu boğaz kapatılırsa, dünya nasıl etkilenir?
Enerji Piyasalarında Kaos
Hürmüz Boğazı, her gün yaklaşık 17-20 milyon varil petrolün taşındığı, dünya petrol arzının yaklaşık %30’unun geçtiği bir geçittir. Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, İran ve Katar gibi enerji devi ülkeler bu yolu kullanarak petrol ve sıvılaştırılmış doğal gazlarını (LNG) dünya pazarlarına ulaştırır. Bu denli büyük bir enerji akışının aniden durması, uluslararası piyasalarda ham petrol fiyatlarının fırlamasına, enerji tedarik zincirlerinin bozulmasına ve küresel enflasyonun hızla artmasına neden olur.
2022’de Rusya-Ukrayna savaşının yalnızca doğrudan gaz tedariğini etkilemesiyle Avrupa ekonomilerinin yaşadığı enerji şokları düşünüldüğünde, Hürmüz Boğazı gibi çok daha büyük bir kaynağın kapanması senaryosunda dünya ekonomisinin sert bir sarsıntı yaşayacağı açıktır.
Ticaret Hatları Felç Olur
Hürmüz Boğazı, sadece enerji değil; aynı zamanda kimyasal ürünler, petrokimya ve diğer deniz taşımacılığı için de önemli bir geçittir. Boğazın kapanması, gemicilik rotalarını değişmeye zorlar, bu da nakliye maliyetlerini artırır, sevkiyatlarda ciddi gecikmelere neden olur. Alternatif kara ya da deniz yolları kısıtlı olduğundan özellikle Asya ve Avrupa arasındaki ticaret bu durumdan olumsuz etkilenir.
Jeopolitik Gerilimler Zirve Yapar
Boğazın kapanması sadece ekonomik bir kriz değil, aynı zamanda askeri ve diplomatik bir fırtınayı da tetikler. ABD, Hürmüz Boğazı’nın güvenliği için uzun yıllardır bölgede donanma bulundurmakta ve bu geçitte serbest dolaşımı bir “kırmızı çizgi” olarak görmektedir. İran’ın bu boğazı kapatmaya yönelik bir hamlesi ya da tehdidi, Batılı ülkelerin doğrudan müdahalesini gündeme getirebilir. NATO ve Körfez ülkeleri, karşı hamle olarak askeri operasyonlara başvurabilir. Bu da Orta Doğu’da yeni ve daha yıkıcı bir savaş ihtimalini doğurur.
Alternatif Enerji Kaynaklarına Yöneliş Hızlanır
Kriz dönemleri, genellikle yapısal dönüşümlerin hızlandığı dönemlerdir. Hürmüz Boğazı’nın kapatılması, fosil yakıtların güvenilirliği konusunda derin endişeler yaratır ve yenilenebilir enerjiye geçiş sürecini hızlandırabilir. Avrupa ülkeleri, LNG bağımlılığını azaltmak için nükleer enerjiye, hidrojen teknolojisine ve güneş/rüzgar yatırımlarına daha fazla bütçe ayırabilir. Orta vadede bu kriz, fosil yakıta olan bağımlılığın kırılmasında önemli bir kırılma noktası haline gelebilir.
Gıda Güvenliği ve Küresel Yoksulluk Artar
Enerji fiyatlarındaki ani artış, sadece ulaşımı değil, tarımsal üretim ve gıda tedarik zincirlerini de etkiler. Gübre fiyatlarından traktör yakıtına kadar pek çok girdi enerjiden etkilenir. Bu da özellikle gelişmekte olan ve yoksul ülkelerde gıda enflasyonunu tetikler, gıda güvensizliği ve sosyal huzursuzluklar yaygın hale gelir. Tüm dünyada milyonlarca insan için temel yaşam maliyetleri artar.
Türkiye ve Bölgesel Dengeler
Türkiye, Hürmüz Boğazı’ndan geçen enerji yollarına doğrudan bağımlı olmasa da dolaylı olarak fiyat şoklarından ve bölgesel istikrarsızlıklardan etkilenir. Ancak bu kriz, Türkiye’nin enerji koridoru olma potansiyelini de artırabilir. Irak-Türkiye boru hattı, TANAP ve diğer doğu-batı enerji hatları, daha fazla önem kazanabilir. Türkiye, bu kriz dönemini stratejik avantaj haline dönüştürme fırsatına da sahip olabilir.
Sonuç: Dar Bir Geçidin Geniş Etkisi
Hürmüz Boğazı’nın olası bir kapanışı, bize dünyanın ne kadar birbirine bağlı ve kırılgan olduğunu bir kez daha hatırlatır. Küresel ekonomi, diplomasi ve enerji güvenliği, coğrafi olarak sadece 50 km genişliğindeki bu dar geçitte düğümlenmiştir. Bu yüzden sadece Orta Doğu değil, dünyanın dört bir yanındaki ülkeler için Hürmüz Boğazı’nın açık ve güvenli kalması, varoluşsal bir zorunluluktur.
Dünyanın enerjisi bu dar geçide sığmaz ama ona mahkûmdur. Bu yüzden barışın, diplomasinin ve stratejik akılcılığın Hürmüz gibi kriz noktalarında hep galip gelmesi gerekir.









