Altın Uçmadı, Borsa Çökmedi: Piyasalar Neyi Önceden Satın Aldı?

Bakalım kimler gerçekten piyasaları anlamaya başlamış… Son bir yılda Borsa İstanbul’dan (BIST) altın piyasasına, yatırım dünyasında bildik ezberler birer birer bozuluyor. Savaşlar, siyasi belirsizlikler, jeopolitik riskler ve merkez bankalarının net olmayan sinyallerine rağmen, piyasalarda beklenen sert tepkiler ya gelmiyor ya da kısa süreli dalgalarla sınırlı kalıyor. Bu, sadece fiyatların değil, piyasa davranışlarının da yeni bir evreye girdiğini gösteriyor.

BIST özelinde konuşacak olursak, endeks son bir yılda adeta travmalar silsilesinden geçti. İsrail-Gazze krizi, İran-İsrail gerilimi, içeride yerel seçimlerin siyasi etkileri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Ekrem İmamoğlu üzerinden yürütülen politik tartışmalar, yabancı yatırımcının uzun süreli mesafeli duruşu ve küresel risk iştahının zayıf seyri… Bunların her biri, normal şartlarda BIST’i %30-40 değil, belki de %60-70 oranında aşağı çekecek olaylardı. Ancak Eylül 2023’te test edilen 8.500 seviyesinin altı hâlâ görülmedi. Üstelik 9.000 seviyesi bile güçlü bir destek hâline gelmiş durumda.

Bu anomali, aslında bir gerçeğe işaret ediyor: Borsa artık sadece iç siyasi risklere değil, makro dinamiklere ve yatırımcının alternatif kıtlığına da tepki veriyor. Yüksek enflasyon ortamında, mevduatın cazibesi giderek azalırken, yerli yatırımcının borsaya yönelişi kalıcılaşıyor. Ayrıca Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkan paranın bir bölümü, hisse senetlerine yönelmiş durumda. Yani, her kötü haberin fiyatlandığı dönem geride kalmış olabilir. Şirket kârlılıkları, döviz geliri yüksek firmalar, temettü potansiyeli ve reel getiri arayışı gibi faktörler BIST’in bu “dirençli” görünümünü destekliyor.

Altın cephesinde ise farklı ama benzer şekilde paradoksal bir tablo karşımızda. Ons altın, henüz savaş çıkmamışken, yani İsrail ve İran yalnızca söz düellosunda 2.000 dolardan 3.400 dolara kadar çıktı. Ancak savaş başladığında, beklentinin aksine altın uçmadı. Bu da şu soruyu doğuruyor: Altın risk primini önceden mi fiyatladı?

Cevap muhtemelen evet. Küresel piyasa artık riskleri anlık değil, erken okuma ve pozisyonlama ile fiyatlıyor. Yani altın, savaş çıkmadan önce zaten savaşın çıkma ihtimalini satın aldı. Bu yüzden gerçek savaş başlayınca, yatırımcının “sürpriz” algısı olmadı ve yeni pozisyonlar sınırlı kaldı. Bir diğer etken de Fed’in faiz politikasında henüz net bir gevşeme sinyali vermemesi. Altın, genellikle düşük faiz ortamında en güçlü performansını gösterir. Ancak Fed’in “bekle-gör” söylemi, bu potansiyeli bastırıyor.

Görünen o ki, piyasalar artık sadece “haber” değil, “beklenti” odaklı hareket ediyor. Beklentiler, her zamankinden daha erken ve daha agresif fiyatlanıyor. Bu durum, geleneksel refleksleri boşa çıkarıyor. Yani bir kriz çıktığında hemen düşer, bir savaş patladığında hemen sıçrar dönemi bitmiş olabilir.

Piyasa okumak, artık haberleri izlemek değil, o haberin kaç gün ya da ay önceden ne kadar fiyatlandığını çözebilmekten geçiyor. Belki de gerçekten piyasaları anlamaya başlayanlar, işte tam da bu noktada ayrışıyor.