Yeni Fed Başkanı: Hassett İsmi Ne Anlama Geliyor?

Fed başkanlığı için Kevin Hassett ismi öne çıkıyor. Trump’ın faiz indirim çizgisine yakınlığı piyasaları hareketlendirdi; kritik denge süreci başlıyor.

ABD’de yeni Fed Başkanı’nın belirlenmesine yönelik süreç artık son viraja girmiş durumda. Beyaz Saray kulislerinde öne çıkan eğilim, ekonomik politikalar konusunda Trump çizgisine yakınlığıyla bilinen Kevin Hassett’in favori aday haline geldiğini gösteriyor. Trump’ın danışman çevrelerinin de desteğini alan Hassett, özellikle faizlerin daha hızlı ve daha güçlü biçimde indirilmesi gerektiğine yönelik görüşleri nedeniyle mevcut siyasi atmosferde en uyumlu aday olarak görülüyor. Bu durum, Fed’in gelecekteki yönetişimi, bağımsızlığı ve para politikalarının seyri açısından oldukça kritik bir döneme işaret ediyor.

Trump’ın önceki dönem deneyimleri, özellikle Jerome Powell ile yaşadığı görüş ayrılıkları, yeni başkan seçiminde çok daha belirgin bir hassasiyet oluşturmuş durumda. Powell döneminde yaşanan iletişim sorunları, faiz politikası üzerindeki gerilimler ve Trump’ın kendi önceliklerinin Fed tarafından yeterince dikkate alınmadığına yönelik düşünceleri, bu kez daha senkronize bir isim arayışına yol açmış görünüyor. Hassett’in, Trump’ın ekonomik önceliklerini benimseyen, onu anlayan ve hızlı hareket etmeye yatkın bir isim olarak değerlendirilmesi tam da bu nedenle.

Bu beklentilerin piyasaya yansıması ise gecikmedi. Hassett haberlerinin ardından ABD 10 yıllık tahvil faizi bir ay sonra ilk kez yüzde 4’ün altına geriledi. Piyasaların bu kadar hızlı tepki vermesi, Hassett’in göreve gelmesi halinde faiz indirimlerinin daha erken ve daha sert olabileceği yönündeki beklentilerin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Kısacası, piyasa aktörleri yeni dönemin daha gevşek bir para politikasına işaret edeceğini satın almaya başlamış durumda.

Ancak süreç henüz tamamlanmış değil. Yaz aylarından bu yana Hazine Bakanı Scott Bessent’in yürüttüğü mülakatlarla aday havuzu beş isme daraltılmış durumda: Kevin Hassett, Kevin Warsh, Christopher Waller, Fed Başkan Yardımcısı Michelle Bowman ve BlackRock yöneticisi Rick Rieder. Her biri güçlü ekonomik geçmişe sahip bu isimler arasında Trump’ın erken bir Noel duyurusuyla karara varabileceği konuşuluyor. Bununla birlikte Trump’ın sürpriz tercih yapma ihtimali hiçbir zaman göz ardı edilemez; zira siyasi geçmişi, alışılmış kalıpların ötesinde kararlar almaya yatkın olduğunu defalarca gösterdi.

En kritik soru ise yeni başkanın Fed bağımsızlığını nasıl ele alacağı. Hassett’in göreve gelmesi halinde, Trump’ın agresif faiz indirimi beklentisi ile Fed’in bağımsız kurum kimliği arasında nasıl bir denge kurulacağı bugün itibarıyla en çetrefilli başlıklardan biri. Fed’in bağımsızlığı, küresel finansal sistemin güveni açısından hayati öneme sahip. Ancak siyasi otoritenin daha hızlı büyüme, daha güçlü istihdam ve daha düşük borçlanma maliyeti hedefleri, para politikasının sınırlarını ister istemez zorlayacaktır.

Bu nedenle yeni dönemin yalnızca bir isim değişikliği değil, aynı zamanda Fed’in yaklaşımında yapısal bir kırılma ihtimalini de içinde barındırdığı söylenebilir. Hassett gibi politik çizgiye yakın bir ismin başkanlık koltuğuna oturması, Fed’in daha pragmatik, daha siyasi ve daha hızlı tepki veren bir yapıya evrilip evrilmeyeceği sorusunu da beraberinde getiriyor. Küresel piyasalar açısından da bu süreç belirsizlikleri artırma potansiyeli taşıyor. Zira Fed yalnızca ABD için değil, tüm dünya için para politikasının çıpası niteliğinde.

Eğer Hassett göreve gelirse, Fed’in önümüzdeki dönemde hem iletişim dili hem de politika araçları açısından daha farklı bir profile bürünmesi muhtemel. Trump yönetiminin ekonomik öncelikleri ile Fed’in bağımsız karakteri arasındaki gerilim ise bu dönemin en çok konuşulan başlıklarından biri olmaya aday. Her halükârda, yeni Fed Başkanı kim olursa olsun, 2026 sonrası küresel ekonomi ve para politikasının yönü, Washington’daki bu tercihle birlikte yeniden şekillenecek.