Yatırım Fonu Performansları Gerçekten Vaad Ettikleri Kadar İyi mi?

Yatırım fonları, bireysel yatırımcıların portföylerini çeşitlendirmek ve “profesyonel yönetim” avantajıyla kazanç sağlamak için tercih ettiği popüler araçlardan biri. Ancak bu fonların performansı, reklamlarda ve broşürlerde vurgulandığı kadar parlak mı? Yoksa yüksek ücretler, gizli maliyetler ve pazarlama stratejileri, gerçek getirileri gölgeliyor mu? Bu soruların cevabı, yatırımcıların beklentilerini yeniden gözden geçirmesini gerektirebilir.

1. “Past Performance is Not Indicative of Future Results” Uyarısı Neden Var?

Yatırım fonlarının tanıtımlarında göze çarpan ilk şey, genellikle geçmiş dönemlere ait yüksek getiri oranlarıdır. Ancak her reklam metninin altında yer alan küçük bir not dikkat çeker: “Geçmiş performans, gelecek sonuçların garantisi değildir.” Bu ifade, yatırımcıları olası risklere karşı uyarmak için yasal bir zorunluluk olsa da, aynı zamanda sektörün en büyük açmazını da ortaya koyar: Fonların performansı, piyasa koşullarına ve yöneticilerin becerisine bağlı olarak büyük dalgalanmalar gösterebilir.

Örneğin, 2008 krizi öncesinde emlak temalı fonlar “yüksek getirili” olarak pazarlanıyordu. Ancak kriz sonrası bu fonların çoğu battı veya ciddi kayıplar yaşadı. Benzer şekilde, teknoloji hisselerine odaklanan fonlar 2020’de pandemi döneminde rekor getiriler sağlarken, 2022’de faiz artışlarıyla birlikte değer kaybetti. Bu örnekler, tek bir stratejiye veya sektöre bağlı fonların risklerini gözler önüne seriyor.

2. Yüksek Ücretler: Kazancı Kemiren Görünmez El

Yatırım fonlarının performansını sorgularken en kritik konulardan biri yönetim ücretleridir. Aktif olarak yönetilen fonlar, genellikle yıllık %1-2 arasında yönetim ücreti alır. Bu oran masum görünebilir, ancak bileşik getiri hesabıyla uzun vadede yatırımcının eline geçen net getiriyi ciddi ölçüde düşürür.

Örneğin, 10 yılda yıllık %8 getiri sağlayan 100.000 TL’lik bir yatırım, %1,5 ücretle yaklaşık 215.892 TL olurken, ücretsiz bir pasif fonda bu tutar 231.377 TL olacaktır. Aradaki fark (~15.485 TL), yönetim ücretlerinin uzun vadeli etkisini net bir şekilde ortaya koyuyor.

Ayrıca bazı fonlarda “performans ücreti” gibi ek maliyetler de devreye girebiliyor. Bu durum, özellikle hedge fonları gibi alternatif yatırım araçlarında daha belirgin.

3. Piyasa Endeksini Yenmek Mümkün mü?

Aktif fon yöneticileri, piyasa ortalamasının üzerinde getiri sağlama iddiasıyla hareket eder. Ancak SPIVA (S&P Indices vs Active) raporları, aktif yönetilen fonların çoğunun uzun vadede endeksleri yenemediğini gösteriyor. Örneğin, 2023 sonu itibarıyla ABD’deki büyük şirket hisse fonlarının %85’inden fazlası, son 10 yılda S&P 500 endeksinin gerisinde kaldı.

Buradaki temel sorun, aktif yönetimin sadece “piyasa timing’i” veya “doğru hisse seçimi” ile değil, aynı zamanda işlem maliyetleri, likidite riski ve vergilerle de mücadele etmek zorunda olması. Pasif yatırım stratejisi izleyen ETF’ler ise düşük maliyet ve endeks takibiyle bu zorlukları aşıyor.

4. Pazarlama Stratejileri ve “Survivorship Bias” Tuzağı

Fon şirketleri, performanslarını pazarlarken genellikle hayatta kalan fonları öne çıkarır. Zayıf performans gösteren fonlar ise ya kapatılır ya da diğer fonlarla birleştirilir. Buna “survivorship bias” (hayatta kalma yanılgısı) denir. Örneğin, 2020-2023 döneminde Türkiye’de faaliyet gösteren fonların %20’si kapanmış olsa, geriye kalanların “ortalama getirisi” yapay olarak yüksek görünebilir.

Ayrıca, fonların “benchmark” (kıyaslama endeksi) seçiminde de manipülasyonlar olabiliyor. Örneğin, gelişmekte olan ülke hisselerine yatırım yapan bir fon, MSCI Emerging Markets yerine daha az rekabetçi bir endeksi referans alarak performansını “başarılı” gösterebilir.

5. Yatırımcılar Nelere Dikkat Etmeli?

  • Şeffaflık: Fonun ücret yapısı, portföy bileşenleri ve risk seviyesi net olarak açıklanmalı.
  • Uzun Vadeli Performans: Son 1 yıllık getiriye değil, 5-10 yıllık konsistansa bakılmalı.
  • Alternatifler: Pasif fonlar (ETF’ler) ve bireysel hisse senetleriyle karşılaştırma yapılmalı.
  • Vergi ve Enflasyon: Net getiriler enflasyon ve vergi sonrası hesaplanmalı.

Son Söz: Gerçekçi Beklentilerle Hareket Edin

Yatırım fonları, doğru seçildiğinde portföy çeşitlendirmesi ve profesyonel yönetim sunabilir. Ancak “garantili yüksek getiri” vaatlerine şüpheyle yaklaşmak gerekiyor. Yatırımcılar, ücretleri, fon yöneticisinin tecrübesini ve makroekonomik koşulları dikkate alarak karar vermeli. Unutmayın: Piyasada bedava öğle yemeği yoktur. Kazancın riskle doğru orantılı olduğu finans dünyasında, gerçekçi hedeflerle ilerlemek en akıllı stratejidir.

Çekince

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.