Son dönemde Türkiye piyasalarında dikkat çeken bir gelişme yaşanıyor. Yabancı yatırımcılar, Türk tahvillerinde satış yaparken Borsa İstanbul hisse senedi tarafında alım pozisyonuna geçiyor. Bu değişim yalnızca portföy rotasyonu olarak görülmemeli; altında birçok ekonomik ve stratejik dinamik yatıyor.
1. Risk İştahı Hisseye Kaymış Olabilir
Yatırımcıların sabit getirili tahvillerden çıkıp hisse senetlerine yönelmesi, artan risk iştahının önemli bir göstergesidir. Bu tablo, Türkiye’ye yönelik kısa ve orta vadeli güvenin arttığına işaret eder. Riskli varlıklar olan hisselere giriş, özellikle büyüme beklentileriyle destekleniyorsa, ekonomiye duyulan güvenin yeniden oluştuğunu gösterir.
2. Faizlerin Artacağı Beklentisi
Tahvillerin fiyatı faiz oranlarıyla ters hareket eder. Yani faizlerin yükseleceği beklentisi, tahvil fiyatlarını aşağı çeker. Bu riski öngören yatırımcılar, pozisyonlarını erkenden kapatarak zarar riskini azaltmak ister. Böyle bir senaryoda, hisse senetleri alternatif getiri aracı olarak öne çıkar.
3. Reel Getirinin Yetersizliği ve Enflasyon Endişesi
Türkiye gibi yüksek enflasyonla mücadele eden ekonomilerde, tahvillerin sunduğu nominal faiz, reel anlamda yetersiz kalabilir. Özellikle enflasyon beklentilerinin üzerinde faiz sunmayan sabit getirili enstrümanlar, cazibesini yitirir. Bu durumda yatırımcılar, kâr potansiyeli daha yüksek olan hisselere yönelerek portföylerini yeniden şekillendirir.
4. Kur Riski Yönetimi
Tahviller genellikle sabit getirili ve uzun vadeli ürünlerdir. TL’nin değer kaybedeceği beklentisi yabancılar açısından kur riskini artırır. Bu durumda, döviz cinsinden değer kazanma ihtimali olan, likiditesi yüksek hisse senetleri daha cazip hale gelir. Aynı zamanda, hisse senetlerinin döviz bazlı getiri potansiyeli sunması, kur riskini dengelemek için iyi bir enstrüman olabilir.
5. Sektörel ve Firmasal Fırsatlara Odaklanma
Yabancı yatırımcılar sadece makro göstergelere değil, mikro seviyede şirketlerin finansal gücüne ve sektörel potansiyeline de bakar. Türkiye’de özellikle bankacılık, sanayi, savunma ve ihracatçı firmalar güçlü bilançolar ve büyüme beklentileriyle öne çıkıyor. Bu tarz firmalar, yabancılar için fırsat kapısı olabilir.
Genel Değerlendirme
Yabancı yatırımcının hisse senedine yönelmesi, piyasa açısından olumlu bir sinyal olarak okunabilir. Ancak bu yönelim sürdürülebilir mi, yoksa kısa vadeli bir fırsat değerlendirmesi mi, bunu zaman gösterecek. Türkiye’nin ekonomik reform süreci, para politikalarının kararlılığı ve enflasyonla mücadeledeki başarısı, bu yatırım tercihlerinin yönünü belirleyecek temel faktörler olacak.
Bu tabloyu sadece “yabancı geliyor” şeklinde yorumlamak yanıltıcı olabilir. Asıl soru şudur: Bu ilgiyi kalıcı hale getirecek ekonomik zemini sağlayabilecek miyiz?