Yabancı Yatırımcı Sanayiye Dönerken Bankalarda Tercihini Yeniden Yazıyor

Borsa İstanbul’da temmuz ayının ilk yarısı geride kalırken, yabancı yatırımcıların portföylerini nasıl şekillendirdiği de netleşmeye başladı. Gelen veriler gösteriyor ki yabancı sermaye özellikle BIST 30 içindeki sanayi ve temel ihtiyaç odaklı hisselere daha fazla ilgi göstermiş durumda. Bu da bize, global yatırımcıların Türkiye özelinde risk algısında kısmi bir iyileşmeye paralel olarak reel sektör ve üretim odaklı şirketlere yöneldiğini anlatıyor.

Rakamlara bakınca en fazla yabancı payı artışı Kardemir’de görüldü. Hissede yabancı payı 2.61 baz puan artarak %16,73 seviyesine yükseldi. Kardemir’i 2.39 baz puan artışla Tofaş ve 2.07 baz puan artışla Gübre Fabrikaları takip etti. Aslında bu üç isim, sanayiden otomotive, tarımdan gübreye kadar geniş bir temel üretim hattını temsil ediyor. Yabancı yatırımcının bu sektörlerdeki hisselere daha çok yönelmesi, önümüzdeki döneme dair Türkiye’de üretim, ihracat ve büyüme beklentilerinin hala canlı tutulduğunu gösteriyor.

Diğer taraftan Koç Holding, Sabancı Holding, Akbank ve Yapı Kredi gibi büyük holdingler ile bankalarda da yabancı ilgisinin ortalama 0.5 ila 1.9 baz puan arasında yükseldiği göze çarpıyor. Koç Holding’te yabancı payı %44’e, Emlak Konut’ta ise %29’a ulaşmış durumda. Bu tabloda aslında büyük sermayenin “istikrar ve ölçek” arayışı öne çıkıyor. Yani yabancı yatırımcı güvenilir, bilançosu güçlü, çeşitlendirilmiş iş alanlarına sahip gruplara parasını park etmeyi sürdürüyor. Emlak Konut gibi gayrimenkul geliştirme devlerinde bile yabancı payının yeniden toparlanması, Türkiye’de faiz düşüşü beklentilerinin konut piyasasında yaratabileceği canlılık umudunu da gösteriyor olabilir.

Elbette işin bir de ters yüzü var. En yüksek yabancı payı düşüşü Pegasus’ta yaşandı. Hissede yabancı payı yaklaşık 0.97 baz puan gerileyerek dikkat çekti. Bunun yanı sıra Enka İnşaat, Türk Telekom, Migros ve Koza Altın gibi isimlerde de 0.3 ile 0.9 baz puan arası düşüşler görüldü. Bu geri çekilmeler ilk bakışta moral bozucu gibi durabilir ancak büyük ihtimalle kısa vadeli kâr realizasyonlarının sonucu. Özellikle seçim sonrasındaki ralliden sonra yabancı fonların elde ettiği getirileri realize edip yeniden düşük seviyelerden alım yapmak istemesi son derece olağan.

Banka hisselerinde ise daha karmaşık bir tablo var. Yabancı yatırımcı Yapı Kredi ve Akbank’ta payını artırırken, Garanti BBVA ve İş Bankası’nda hafif de olsa pay düşüşleri yaşandı. Bu durum bize yabancının bankacılık sektörünü toptan bir sepete değil, ayrıştırarak değerlendirdiğini, bilanço yapısı, kârlılık beklentisi ve regülasyon risklerine göre farklı tutumlar geliştirdiğini gösteriyor. Yani bankalar arasında bir tercih değişimi var, bunun ilerleyen aylarda daha netleşmesi muhtemel.

Genel resimde şunu net söyleyebiliriz: Türkiye’de ekonomik programda istikrar algısı pekiştikçe yabancı yatırımcının risk alma iştahı artıyor. Bu iştah şimdilik daha çok üretime, temel tüketim ve sanayiye dönük şirketlerde yoğunlaşmış durumda. Ancak aynı zamanda fonların büyük holdinglerde yeniden pozisyon aldığını, banka hisselerinde ise seçici davrandığını görüyoruz.

Önümüzdeki dönemde enflasyonla mücadele, faiz indirimi beklentileri, büyümenin seyri ve global piyasalarda risk iştahının nasıl şekilleneceği bu dengeleri yeniden değiştirebilir. Yani yabancının rotası sürekli bir dinamik içinde olacak. Bu yüzden yerli yatırımcılar için de tek başına yabancı giriş çıkışları bir sinyal olmaktan ziyade, hangi sektörlere ve hangi hikâyelere yöneldiklerine odaklanmak çok daha değerli.

Bir bakıma yabancının hangi hisseyi ne kadar aldığı kadar, neden aldığı ve neden sattığı sorusu, portföy stratejileri açısından önümüzdeki günlerin en kritik sorusu olmaya devam edecek.