Vatandaşın Enflasyon Beklentisinde Düşüş Sürüyor, Dolarizasyon Eğilimi Güçlü

Koç Üniversitesi ile Konda Araştırma Şirketi tarafından yürütülen Hanehalkı Enflasyon Beklenti Anketi’nin Ağustos 2025 sonuçları yayımlandı. Bulgular, vatandaşın enflasyonda düşüş beklentisinin devam ettiğine, ancak tasarruf tercihlerinde altın ve dövizin hâlâ ön planda olduğuna işaret ediyor.

Ankete göre, katılımcıların 12 ay sonrasına ilişkin ortalama enflasyon beklentisi yüzde 59 olarak ölçüldü. Bu oran, Temmuz ayında yüzde 61 düzeyindeydi. Yıl sonu enflasyon beklentisi ise temmuzdaki yüzde 65’ten yüzde 62’ye gerileyerek düşüş eğilimini pekiştirdi. Geçmiş 12 aya dair “hissedilen enflasyon” oranı da yüzde 71’den yüzde 69’a indi.

Tasarruf tercihlerine bakıldığında, altın ve dövizin güçlü konumunu koruduğu görülüyor. Bu durum, hanehalkı nezdinde dolarizasyon eğiliminin canlılığını sürdürdüğünü ortaya koyuyor. Mevcut ekonomik ortamda, güvenli liman arayışının ve kurdaki dalgalanma beklentisinin yatırım tercihlerini şekillendirmeye devam ettiği anlaşılıyor.

Anketin sosyoekonomik kırılımlara ilişkin sonuçları da dikkat çekici. Ekonomi politikalarına duyulan güven ile enflasyon beklentileri arasında ters yönlü bir ilişki olduğu net biçimde gözlemlendi. Katılımcıların beklentilerinin genellikle yüzde 50 ile yüzde 65 bandında yoğunlaştığı tespit edildi. Ev sahipliği veya kiracılık durumu ise beklentiler üzerinde belirgin bir fark yaratmadı.

Gelir gruplarına göre incelendiğinde, en düşük gelir grubunun 12 ay ileriye yönelik enflasyon beklentilerinin, orta ve yüksek gelir gruplarına kıyasla daha düşük seyrettiği görüldü. Bu durum, enflasyon kaynaklı alım gücü kaybının ve gelir dağılımındaki bozulmanın özellikle orta ve üst gelir gruplarında daha yoğun hissedildiğini düşündürüyor.

Eğitim düzeyine göre dağılımda ise lise altı eğitim grubunun beklentilerinin, üniversite mezunlarına kıyasla daha yüksek olduğu saptandı. Bu, literatürde yer alan “eğitim seviyesi düştükçe enflasyon beklentisi artar” tespitiyle uyumlu. Ancak ilginç bir şekilde, üniversite mezunlarının beklentilerinin lise mezunlarına göre daha yüksek seyretmesi, kısmen yüksek gelir düzeyi ile bağlantılı olsa da tek başına bu durumla açıklanamaz. Araştırmacılar, yüksek eğitim seviyesinin daha fazla bilgiye erişim, farklı haber kaynaklarını takip etme ve toplumsal kutuplaşma gibi faktörlerin de bu ayrışmada etkili olabileceğini değerlendiriyor.

Bu veriler, Türkiye’de hanehalkının enflasyona ilişkin algısının sadece ekonomik göstergelerle değil, aynı zamanda sosyoekonomik konum, bilgiye erişim ve toplumsal dinamiklerle şekillendiğini ortaya koyuyor. Beklentilerdeki düşüş eğilimi olumlu bir sinyal olsa da dolarizasyonun hâlâ güçlü olması, para politikasında güvenin kalıcı şekilde sağlanmasının ve yerel para birimine yönelimin önündeki en büyük zorluklardan biri olarak öne çıkıyor.

Veriler önümüzdeki dönemde TCMB’nin iletişim stratejisinin sadece faiz kararlarına değil, aynı zamanda vatandaşın ekonomik güven algısını güçlendirecek adımlara da odaklanması gerektiğini net biçimde gösteriyor.