Ekonomi gündemimizde yıllardır, enflasyonun “belli oranda” büyümeyi ve üretimi destekleyebileceği yönünde yaygın bir yanılgı dolaşıyor. Oysa, enflasyonun kalıcı hale geldiği, ekonomiye adeta yapıştığı ortamlarda, üretim, istihdam ve yatırımlar değil canlanmak, tam aksine bozulur, dengesizleşir ve yanlış yönlendirilir.
Enflasyonun kısa vadeli, geçici etkileriyle kalıcı sonuçları arasındaki fark, çoğu zaman görmezden geliniyor. Bugün bir ülkede enflasyon patladığında, ilk başta fiyatlar hızla yükselir, bu durum stok yapan tüccarlar, ithalatçılar ya da borçlular için geçici bir “kazanç hissi” yaratabilir. Paranın değeri eridiği için, borçlar kağıt üzerinde küçülür, mal stokları daha fazla eder gibi görünür. Bu illüzyon, ekonomiyi canlandırmak şöyle dursun, felakete giden yolun taşlarını döşer.
Enflasyon, Üretimi ve Yatırımı Neden Bozar?
Uzun vadeli enflasyon, ekonomik karar alma süreçlerini sabote eder. Girişimci, yatırımcı ya da çiftçi fark etmeksizin herkesin ortak ihtiyacı; öngörülebilir bir maliyet ve gelir hesaplaması yapabilmektir. Enflasyon ise bu öngörüyü yok eder.
Yüksek ve kalıcı enflasyon ortamında;
- Üretici, maliyet artışını öngöremediği için yatırım yapmaktan çekinir.
- Tüketici, fiyatların daha da yükseleceği beklentisiyle plansız ve savunmacı harcamalara yönelir.
- Şirketler, gerçek kârlılık hesapları yapmak yerine, fiyattan kar etmeye, yani “stok zengini” olmaya çalışır.
- Tasarruf sahipleri, paranın değer kaybından korunmak için üretken yatırımlar yerine, altın, döviz veya arsa gibi varlıklara yönelir.
Sonuçta, reel ekonomi üretim-tüketim dengesi içinde sağlıklı çalışmayı bırakır, spekülasyonun ve belirsizliğin hâkim olduğu kırılgan bir yapıya dönüşür.
İstihdamda Dengesizlik ve Kayıp
Enflasyonun “canlandırıcı” olduğu efsanesi, istihdam açısından da ciddi sorunlara yol açar. Fiyatlar sürekli artarken reel ücretler, yani çalışanın alım gücü, erimeye başlar. İş gücü, tüketici enflasyonuna yetişemeyen maaşlar yüzünden geçim sıkıntısına düşer. İşveren ise belirsizlikten kaynaklı yatırım yapmaz, üretim kapasitesini artırmaz. Çoğu zaman istihdam ya daralır ya da kayıt dışı çalıştırma artar.
Enflasyon bir ülkeyi uzun süre pençesine aldığında, toplumsal gelir dağılımı da hızla bozulur. En çok sabit gelirli çalışanlar, emekliler ve asgari ücretliler zarar görürken, varlık sahipleri fiyat artışlarından daha az etkilenir. Ekonomideki refah adaletsizliği derinleşir.
Yanlış Yönlendirilmiş Ekonomi: Enflasyonun Tehlikeli Oyunu
Enflasyonun uzun süreli etkilerinden biri de “yanlış kaynak tahsisi”dir. Normal şartlarda üretim, toplumsal ihtiyaca ve kârlılığa göre yönlenir. Ancak enflasyonist ortamda fiyat sinyalleri bozulduğu için ekonomi gerçek ihtiyaçlara değil, fiyat artışlarının hızına göre yönlenir.
Hangi sektör kârlı, hangi iş kolu verimli, hangi ürün ihtiyaç dahilinde belirlenemez hale gelir. Paranın maliyeti (faiz) enflasyonun altında kaldıkça, kredi kullanımı da yatırım amaçlı değil, finansal manipülasyon için kullanılır. Sonuçta sürdürülebilir bir üretim yapısı değil, kırılgan, balon ekonomiler oluşur.
Enflasyon Ekonominin Sessiz Katilidir
Enflasyon sadece bir fiyatlar dizisi değildir; aynı zamanda bir güven bunalımıdır. Uzun vadede hiçbir ekonomi, enflasyonun çarpıttığı fiyatlar, bozulmuş gelir dengesi ve yatırım belirsizliği altında büyüyemez. Kısa vadeli canlanma hissi, orta ve uzun vadede reel üretimde kayba, istihdamda daralmaya ve finansal krizlere davetiye çıkarır.
Tarihte, Latin Amerika ülkelerinden, 1990’lar Türkiye’sine; Zimbabve’den 2010 sonrası Venezuela’ya kadar onlarca örnek, bu gerçeği defalarca ispatladı.
Sonuç net: Uzun süreli enflasyon ekonomiyi asla canlandırmaz. Tersine, ekonomiyi çarpıtır, refahı kemirir, adaleti bozar ve istikrarı yok eder.