Türkiye’nin Risk Primi 10 Ayın Zirvesinde

Türkiye’nin kredi risk primi (CDS), son dönemde yaşanan iç siyasi gelişmeler ve küresel piyasalardaki sert dalgalanmaların etkisiyle yeniden yükselişe geçti. Son verilere göre Türkiye’nin CDS’i 273,766 baz puan seviyesine çıkarak 10 ayın zirvesini gördü. Bu gelişme, yatırımcıların Türkiye ekonomisine yönelik risk algısında artış olduğuna işaret ediyor.

CDS, bir ülkenin borçlarını ödeyememe ihtimaline karşı alınan sigorta primi niteliğinde olduğundan, piyasalar için kritik bir göstergedir. CDS seviyesindeki yükseliş, yatırımcıların ilgili ülkeye dair risk algısının bozulduğunu gösterir. Türkiye’nin 300 baz puan seviyesinin altına inmesinin ardından bir süre daha dengeli seyretmesi beklenirken, siyasi belirsizliklerin ve küresel ekonomik dalgalanmaların etkisiyle yeniden yukarı yönlü hareket başladı.

Son günlerde özellikle CHP İstanbul İl Kongresi’nin iptal edilmesi ve il yönetimine kayyum atanması gibi iç siyasi gelişmeler, yatırımcıların Türkiye’deki politik istikrar algısını zayıflatan unsurlar arasında öne çıkıyor. Aynı dönemde Borsa İstanbul’da da sert satışların yaşanması, risk algısındaki artışla paralel bir tablo oluşturdu.

Öte yandan küresel cephede de oynaklık artmış durumda. ABD Merkez Bankası’nın faiz politikası, gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışlarını hızlandırma potansiyeline sahip. Ayrıca jeopolitik riskler, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ve küresel ticaretteki yavaşlama da Türkiye gibi kırılgan ekonomilere yönelik risk algısını güçlendiriyor.

Türkiye’nin CDS seviyesinin 300 baz puanın altındaki her seviyesinin görece daha olumlu algılandığı bilinse de, 270–280 bandının üzeri yatırımcıların dikkatle izlediği eşikler arasında yer alıyor. Bu nedenle mevcut yükseliş, hem borçlanma maliyetlerine olası yansımaları hem de yabancı yatırımcıların Türkiye piyasalarına bakışı açısından kritik bir gelişme niteliğinde.

Sonuç olarak, Türkiye’nin risk primindeki yükseliş, hem iç politik gelişmelerin hem de küresel dalgalanmaların birleşen etkisini yansıtıyor. Önümüzdeki süreçte siyasi istikrarın güçlendirilmesi, ekonomik programın güven verici şekilde sürdürülmesi ve küresel koşullara uyumlu politikaların hayata geçirilmesi, CDS seviyesindeki hareketin yönünü belirleyecek en önemli faktörler olarak öne çıkıyor.