Türkiye’nin Kısa Vadeli Dış Borç Stoku Temmuz 2025’te Artış Gösterdi

TCMB, Temmuz 2025 verilerine göre, Türkiye’nin kısa vadeli dış borç stoku bir önceki aya kıyasla yüzde 1,1 artış gösterdi.

Türkiye’nin dış borç dinamikleri, ekonomik dengeleri ve finansal istikrarı açısından her zaman yakından takip edilen bir veri setini oluşturuyor. Merkez Bankası’nın yayımladığı Temmuz 2025 verilerine göre, Türkiye’nin kısa vadeli dış borç stoku bir önceki aya kıyasla %1,1 artış göstererek 170,9 milyar ABD doları seviyesine ulaştı. Bu artış, kısa vadeli borçlanma maliyetleri ve finansal piyasalardaki hareketlilik açısından dikkatle izlenmesi gereken bir gösterge.

Kısa vadeli dış borcun kalan vadeye göre stokunda ise, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış borçlar 223,3 milyar dolara yükseldi. Bu durum, Türkiye’nin önümüzdeki 12 ay içerisinde ödemesi gereken dış borç yükünün, nominal stoktan çok daha yüksek olabileceğine işaret ediyor ve ülkenin kısa vadeli finansal likidite yönetiminin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.

Bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku Temmuz ayında %1,3 artışla 74,4 milyar dolara yükselirken, Merkez Bankası kaynaklı yükümlülükler %1,6 oranında azalarak 28,9 milyar dolar olarak kaydedildi. Bu tablo, bankaların kısa vadeli dış borçlanmadaki payının yükseldiğini, Merkez Bankası’nın ise rezerv yönetimi ve borçlanma stratejisi kapsamında hafif bir düşüş yaşadığını gösteriyor. Yurt içi bankaların yurt dışından kullandığı kısa vadeli krediler %3,5 azalarak 9,8 milyar dolara inerken, yurt dışı yerleşik bankaların Türkiye’deki mevduatı %2,0 azalışla 19,5 milyar dolara geriledi. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı ise %0,2 düşüşle 20,9 milyar dolarda kaldı, buna karşın TL cinsinden mevduatları %7,8 artarak 24,2 milyar dolara yükseldi. Bu veriler, yabancı kaynaklı likidite akışındaki değişimin döviz ve TL cinsinden farklılaştığını, yatırımcı davranışlarının ve döviz talebinin halen değişken olduğunu ortaya koyuyor.

Diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku Temmuz ayında %2,1 artışla 67,7 milyar dolara yükseldi. Bu borcun büyük bölümü dış ticaret işlemlerinden kaynaklanan ticari krediler (%1,7 artışla 62,4 milyar dolar) ve nakit krediler (%6,6 artışla 5,3 milyar dolar) üzerinden oluştu. Söz konusu artış, özel sektörün kısa vadeli dış finansmana olan ihtiyacının halen yüksek seviyede seyrettiğini gösteriyor ve ticari kredi döngüsünün dış borç stokuna yansıdığını ortaya koyuyor.

Döviz kompozisyonuna bakıldığında, Temmuz itibarıyla kısa vadeli dış borç stokunun %36’sı ABD doları, %26’sı Euro, %23’ü Türk Lirası ve %15’i diğer döviz cinslerinden oluşuyor. Bu dağılım, döviz riskinin çeşitlendiğini, ancak ABD doları ve Euro’nun hâlâ belirleyici olduğunu gösteriyor. Kalan vadeye göre incelendiğinde, bankalar ve diğer sektörlerin kredi yükümlülükleri yaklaşık 60 milyar dolara yükselirken, yurt dışı yerleşiklerin Türkiye’deki bankalardaki mevduat stoku ise 65 milyar dolar civarında. Bu durum, kısa vadeli borç yükü ile yurt dışı mevduatlar arasında önemli bir denge olduğunu, finansal sistemin likidite açısından kritik bir eşik üzerinde olduğunu gösteriyor.

Kısacası, Temmuz 2025 itibarıyla Türkiye’nin kısa vadeli dış borç stoku hem artış eğiliminde hem de kısa vadeli yükümlülüklerin yönetiminde dikkatle izlenmesi gereken bir tablo sunuyor. Bankalar ve diğer sektörlerin borçlanma ihtiyacı sürerken, Merkez Bankası’nın yükümlülüklerinde hafif düşüş gözleniyor. Döviz ve TL kompozisyonundaki farklılaşmalar, kur risk yönetimi açısından önem taşıyor. Önümüzdeki dönemde kısa vadeli borç stokundaki artışın, Türkiye’nin dış finansman ihtiyaçları ve döviz rezerv yönetimi üzerinde belirleyici etkileri olacağı aşikâr.