Türkiye ekonomisi, özellikle son yıllarda, büyüme hızına ilişkin tartışmaların merkezinde yer alıyor. Ekonomik büyüme, genellikle bir ülkenin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası’nın (GSYH) artışıyla ölçülse de, bu artışın ardındaki dinamikler çoğu zaman göz ardı ediliyor. Türkiye’nin büyüme hikayesi, nitelikten çok nicelik odaklı bir tablo sunuyor gibi görünüyor. Peki, bu yaklaşım sürdürülebilir mi? Daha da önemlisi, yalnızca büyüme oranlarına odaklanmak, toplumun refahını artırmaya yeterli mi?
Niceliksel Büyüme: Hızlı Ama Dayanıksız
Son yıllarda Türkiye, büyüme oranlarıyla uluslararası arenada dikkat çeken bir ekonomi oldu. Özellikle altyapı projeleri, inşaat sektörü ve tüketim harcamaları üzerinden sağlanan büyüme, yüzeyde etkileyici bir tablo çiziyor. Ancak bu büyümenin altında yatan bazı riskler, uzun vadede ekonomik sürdürülebilirliği tehdit edebilir.
- Kredilere Dayalı Büyüme: Türkiye’de büyümenin büyük bir kısmı kredi genişlemesiyle finanse ediliyor. Bu, kısa vadede ekonomiyi canlandırsa da, uzun vadede borçlanma maliyetlerini artırıyor ve ekonomik kırılganlık yaratıyor.
- İnşaat ve Tüketim Odaklı Ekonomi: Yatırımların büyük bir kısmının üretken sektörler yerine inşaat gibi kısa vadeli kazanç sağlayan alanlara yönelmesi, sürdürülebilir büyüme açısından ciddi bir sorun oluşturuyor.
- Dış Ticaret Açığı: İthalata bağımlı bir üretim modeli, dış ticaret açığını artırıyor ve Türk Lirası’nın değer kaybını tetikleyerek enflasyonist baskıları güçlendiriyor.
Niteliksel Büyüme: Kalıcı ve Kapsayıcı
Niceliksel büyümenin aksine, niteliksel büyüme; verimlilik artışı, teknolojik ilerleme ve insani kalkınma gibi unsurlara dayanır. Türkiye’nin ekonomik büyümesini sürdürülebilir ve kapsayıcı hale getirmek için niteliksel büyümeye öncelik vermesi gerekiyor.
- Eğitim ve İnsan Sermayesi: Eğitim, nitelikli büyümenin temel taşıdır. Türkiye, yüksek kaliteli eğitim reformlarıyla insan sermayesini geliştirmeli ve genç nüfusun potansiyelini tam anlamıyla değerlendirmelidir.
- Ar-Ge ve Teknolojik İlerleme: Ar-Ge harcamalarının artırılması ve teknoloji odaklı üretim stratejilerinin benimsenmesi, katma değeri yüksek ürünlerin ihracatını mümkün kılar. Bu, Türkiye’nin dış ticaret açığını azaltmasına ve küresel rekabet gücünü artırmasına yardımcı olur.
- Yeşil Ekonomi ve Sürdürülebilirlik: İklim değişikliğiyle mücadele, ekonomik büyümenin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Türkiye, yenilenebilir enerji yatırımlarını artırarak hem çevresel hem de ekonomik fayda sağlayabilir.
Nicelik ve Nitelik Dengesi
Türkiye ekonomisinin geleceği, niceliksel büyüme ile niteliksel büyüme arasında bir denge kurmasına bağlıdır. Yalnızca yüksek büyüme oranlarına odaklanmak, kısa vadede siyasi kazanç sağlayabilir; ancak uzun vadede ekonomik ve sosyal sorunları derinleştirebilir. Bu nedenle, niceliksel büyümeyi desteklerken, aynı zamanda nitelikli bir ekonomi inşa etmeye yönelik politikalar geliştirilmelidir.
Sonuç: Sürdürülebilir Bir Ekonomi için Yol Haritası
Türkiye, güçlü ekonomik potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmek için büyüme modelini gözden geçirmelidir. Daha kapsayıcı, verimli ve sürdürülebilir bir büyüme modeli, yalnızca ekonomik göstergeleri değil, aynı zamanda toplumsal refahı da artıracaktır. Bu hedefe ulaşmak, siyasi kararlılık, uzun vadeli strateji ve toplumsal destek gerektirir. Ancak bu şekilde Türkiye, büyümenin hem nicelik hem de nitelik boyutlarında başarılı bir örnek haline gelebilir.










