Türkiye ve Küresel Ekonomik Görünüm: Dünya Bankası Verileri Ne Anlatıyor?

Dünya Bankası’nın yayımladığı son bölgesel ekonomik güncelleme raporları, hem Türkiye ekonomisine dair umut verici sinyaller içeriyor hem de küresel ölçekteki risk ve belirsizliklerin altını çiziyor. Türkiye’nin büyüme tahmininin yukarı yönlü revize edilmesi önemli bir gelişme olsa da, küresel ekonomik görünüm hâlâ dalgalı ve kırılgan.

Dünya Bankası, Ocak 2025’te yaptığı tahminde Türkiye ekonomisinin 2025’te %2,6 büyümesini öngörürken, yeni raporunda bu beklentiyi %3,1’e yükseltti. 2024 için %3,1, 2026 için ise %3,6’lık bir büyüme tahmini bulunuyor. Bu revizyon, ekonomide beklenen toparlanma sinyallerine işaret ediyor. Özellikle iç tüketimin toparlanması, ihracatın yeniden ivme kazanması ve para politikasında öngörülebilirliğin artması, bu pozitif tahminlerin temel nedenleri arasında sayılabilir.

Ancak 2026 tahmininin Ocak ayına kıyasla (yüzde 3,8’den yüzde 3,6’ya) hafifçe düşürülmesi, orta vadede bazı yapısal risklerin varlığını koruduğunu gösteriyor. Enflasyonla mücadele, dış finansman ihtiyacı ve cari açık gibi kalıcı sorunlar, büyümenin sürdürülebilirliği açısından dikkatle izlenmeli.

Dünya Bankası, Avrupa ve Orta Asya bölgesindeki büyümenin 2024 ve 2025 yıllarında %2,5’te kalacağını öngörüyor. Bu, oldukça sınırlı bir büyüme performansı. Özellikle Rusya’daki yavaşlama ve dış talepteki düşüş, bölge genelinde ekonomileri baskı altına alıyor. Türkiye gibi bölgenin büyük ekonomilerinden biri için bu durum, ihracat talebinde daralma ve bölgesel ticaretin yavaşlaması anlamına gelebilir.

Orta Doğu ve Kuzey Afrika ekonomilerinde 2024’te %1,9 olan büyümenin 2025’te %2,6’ya yükselmesi bekleniyor. Ancak bu iyileşmenin ciddi riskler altında olduğu belirtiliyor. Raporda özellikle bölgedeki jeopolitik gerilimlerin, ekonomik kazanımları tersine çevirebilecek potansiyele sahip olduğu vurgulanıyor. Enerji fiyatlarındaki oynaklık da bu bölge ekonomilerini doğrudan etkiliyor ve Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler açısından maliyet ve enflasyon baskısı yaratabiliyor.

Sahra Altı Afrika’da büyümenin bu yıl %3,5’e, 2026-2027 döneminde ise %4,3’e yükseleceği tahmin ediliyor. Enflasyonun düşmesi ve yerel para birimlerinin istikrar kazanması, bu olumlu görünümün arkasındaki temel unsurlar. Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle artan ticari ve diplomatik ilişkileri düşünüldüğünde, bölgedeki ekonomik toparlanma yeni pazarlar açısından fırsat yaratabilir.

Latin Amerika ve Karayipler, %2,1 ile dünyanın en yavaş büyüyen bölgesi olarak dikkat çekiyor. Yüksek borçluluk, düşük yatırım oranları ve dış şoklara karşı hassasiyet, büyümenin önündeki temel engeller. Türkiye’nin bu bölgeyle ekonomik ilişkileri sınırlı olsa da, küresel piyasalardaki genel havayı etkileyebilecek bir faktör olarak takip edilmesi gerekiyor.

Genel Değerlendirme: İyileşme Umudu, Belirsizlik Gerçeği

Dünya Bankası’nın verileri, Türkiye ekonomisinin kısa vadede toparlanma potansiyeline işaret ederken, orta ve uzun vadede küresel risklerin belirleyici olacağını ortaya koyuyor. Jeopolitik gerilimler, ticaret kısıtlamaları, enflasyon ve faiz oranlarındaki belirsizlikler, hem bölgesel hem de ulusal ekonomi politikalarının dikkatle yürütülmesini gerektiriyor.

Sonuç olarak, Türkiye ekonomisinin büyüme patikasına dönmesi umut verici bir gelişme. Ancak bu toparlanmanın kalıcı hale gelebilmesi için yapısal reformların hız kazanması, dışa bağımlılığın azaltılması ve fiyat istikrarının sağlanması gerekiyor.