Türkiye Ekonomisi Hangi Ekonomik Sistemi Esas Almaktadır?

Türkiye ekonomisinin yapısını ve işleyişini anlayabilmek için öncelikle ekonomik sistemlerin temel niteliklerine ve tarihsel dönüşümlere bakmak gerekir. Ekonomik sistemler genel olarak üç ana başlık altında sınıflandırılır: piyasa ekonomisi, merkezi planlı ekonomi ve karma ekonomi. Türkiye, özellikle son kırk yılda yaşadığı dönüşümlerle birlikte bu sistemlerden en çok “karma ekonomik sistem” modeline yaklaşan bir yapıya sahiptir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonraki ilk yıllarda, devletçilik ilkesi doğrultusunda merkezi planlamaya dayalı bir ekonomi modeli benimsenmişti. 1930’lu yıllarda özel sektörün yeterince gelişmemiş olması nedeniyle sanayileşme, ulaştırma, enerji ve altyapı gibi alanlarda devlet öncü rol üstlenmişti. Bu dönem, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlık anlayışı çerçevesinde kendi kendine yeterli bir ekonomik yapı kurma çabasıyla şekillenmişti.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında ve özellikle 1950’li yıllardan itibaren Türkiye daha liberal ekonomik politikalara yönelmeye başladı. Bu süreçte özel sektörün önemi artmış, devletin ekonomideki ağırlığı ise kısmen gerilemiştir. Ancak 1960’lı ve 1970’li yıllarda tekrar planlı kalkınma modelleriyle karma ekonomi anlayışı güç kazanmış, beş yıllık kalkınma planları uygulanarak devletin yönlendirici rolü sürdürülmüştür. 1980 sonrasında ise Türkiye’de ekonomi radikal bir değişime uğramış ve dışa açık, serbest piyasa ilkelerine dayanan yeni bir dönem başlamıştır.

24 Ocak 1980 kararları ile birlikte Türkiye neoliberal ekonomi politikalarına yönelmiş, fiyatların serbest bırakılması, kamu iktisadi teşebbüslerinin özelleştirilmesi, dış ticaretin serbestleştirilmesi ve yabancı sermayenin teşviki gibi uygulamalarla piyasa ekonomisine entegre olmaya başlamıştır. Bu dönemde devletin ekonomideki payı azaltılmaya çalışılmış, ancak devlet bütçesinin büyüklüğü, kamu yatırımları ve sosyal politikalarla devletin varlığı hiçbir zaman tam anlamıyla geri çekilmemiştir.

Günümüzde Türkiye’nin ekonomik sistemi, özel mülkiyetin ve serbest piyasa kurallarının egemen olduğu, ancak devletin düzenleyici ve zaman zaman müdahaleci rolünü de koruduğu karma ekonomik sistem olarak tanımlanabilir. Türkiye’de fiyatlar büyük ölçüde serbest piyasa koşullarına göre belirlenir. Ancak stratejik sektörlerde, kamu hizmetlerinde ve sosyal destek alanlarında devletin doğrudan müdahalesi ya da düzenlemesi söz konusudur. Enerji, ulaşım, sağlık ve eğitim gibi sektörlerde hem kamu hem özel sektör faaliyet göstermektedir. Ayrıca Merkez Bankası, fiyat istikrarı ve finansal denge adına para politikalarıyla piyasaya yön vermektedir.

Bununla birlikte Türkiye ekonomisinin bazı yapısal sorunları, ekonomik sistemin uygulanmasında birtakım aksaklıklara neden olmaktadır. Enflasyon, gelir dağılımı adaletsizliği, işsizlik, kayıt dışı ekonomi ve dışa bağımlılık gibi faktörler, sistemin sağlıklı işlemesini zaman zaman sekteye uğratmaktadır. Ayrıca, ekonomik kararların siyasi baskılar altında şekillenmesi, kuralların öngörülebilirlikten uzaklaşması ve kurumların bağımsızlık tartışmaları, piyasa ekonomisinin etkinliğini sınırlayan etkenler arasında yer almaktadır.

Sonuç olarak Türkiye’nin ekonomik sistemi teoride karma ekonomik sistemdir. Hem devletin hem de piyasanın etkin olduğu, sosyal yönü olan, özel girişime alan açan ama kamusal müdahaleleri de içeren bir yapı mevcuttur. Ancak uygulamada bu sistemin ne ölçüde dengeli işlediği, ekonomi yönetiminin şeffaflığı, hukuk devleti ilkeleri ve kurumsal kapasite ile doğrudan ilişkilidir. Türkiye, ekonomik sisteminin temelini piyasa ekonomisine dayandırsa da, dönemsel olarak devletin müdahale düzeyi artabilmekte ve bu da sistemin işleyişinde dalgalanmalara neden olabilmektedir.