Türkiye Ekonomisi Güçlü Büyüdü, Sanayi ve Enflasyonda Denge Arayışı Sürüyor

Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrek performansı, beklentilerin üzerinde bir tablo ortaya koyarak piyasalara moral verdi. Yıllık bazda yüzde 4,8 büyüme kaydeden ekonomi, çeyreklik bazda da yüzde 1,6’lık artışla güçlü bir ivme yakaladı. Bu performansın arkasında hanehalkı tüketimindeki artış, yatırımlardaki dikkat çekici yükseliş ve inşaat sektöründeki canlılık yer aldı. Dayanıklı tüketim mallarındaki çift haneli artış, özellikle iç talebin halen yüksek seyretmeye devam ettiğini gösteriyor. Yatırımların yüzde 8,8’lik büyümesi ise reel sektörün gelecek beklentilerine dair umut verici bir işaret olarak öne çıkıyor. Buna karşın tarım sektörünün ve kamu harcamalarının büyümeyi aşağı çektiğini görüyoruz. Kompozisyon açısından bakıldığında, Türkiye ekonomisinin halen iç talep ağırlıklı bir model üzerinden ilerlediği net şekilde görülüyor.

Büyüme tarafında olumlu gelişmeler yaşanırken, sanayi üretimine dair PMI verileri daha temkinli bir görünüm çiziyor. İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı ağustos PMI verisi, imalat sanayinde daralmanın sürdüğünü ancak hız kaybettiğini ortaya koydu. Manşet PMI’ın temmuzdaki 45,9’dan 47,3’e yükselmesi, dip arayışının başladığını işaret etse de, istihdamdaki sert düşüş dikkat çekiyor. Pandemi dönemi hariç tutulduğunda son on altı yılın en sert daralmasının yaşanması, üretim tarafında kırılganlığın devam ettiğini gösteriyor. Firmaların hem istihdam hem de satın almayı kısmış olması, talepteki zayıflığın reel sektördeki yansıması olarak okunabilir. Kur baskısıyla artan girdi maliyetleri, nihai ürün fiyatlarına tam olarak yansıtılamıyor. Bu da şirketlerin kârlılık tarafında sıkıştığını, maliyet baskısı ile fiyatlama davranışları arasında dengesizlik oluştuğunu gösteriyor.

Enflasyon cephesinde İstanbul verileri, fiyat artışlarının yavaşlama eğilimine girdiğine işaret ediyor. Ağustos ayında perakende fiyatlarda yıllık artış yüzde 40,8 olarak gerçekleşirken, aylık bazda yüzde 1,8’lik yükseliş görüldü. En dikkat çekici kalemlerden biri eğitim harcamaları oldu. Yeni öğretim yılının başlamasıyla birlikte bu alandaki fiyatlar yüzde 14,7 artış gösterdi. Konut, gıda ve alkollü içecekler de enflasyonu yukarı taşıyan kalemler arasında yer aldı. Buna karşılık giyim harcamalarındaki düşüş manşet enflasyonu sınırladı. Yıllık enflasyonun önceki aylara göre gerilemesi, fiyat baskılarının kademeli olarak azaldığını gösterse de, halen yüksek seviyeler ekonomik aktörler üzerinde baskı kurmaya devam ediyor.

Tüketim talebinin canlılığını yansıtan bir diğer gösterge de otomotiv pazarı oldu. Ağustos ayında pazar yüzde 12,8 büyüyerek 101 bin 650 adede ulaştı. Özellikle elektrikli otomobillerin ivmelenmesi bu büyümede önemli rol oynarken, hafif ticari araçlarda daralma dikkat çekti. Bu tablo, tüketici tercihlerinin değiştiğini ve yeni teknolojilere olan talebin arttığını ortaya koyuyor.

Özetle, Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte güçlü bir büyüme sergilese de, önümüzdeki döneme dair dengeli bir tabloyla karşı karşıyayız. İç talebin canlı kalması büyüme için destekleyici olsa da, sanayi tarafındaki istihdam kayıpları ve kur kaynaklı maliyet baskıları risk oluşturmaya devam ediyor. Enflasyonda kademeli yavaşlama eğilimi umut verse de, fiyat artışlarının halen yüksek seyrini sürdürmesi politika yapıcıların elini zorlaştırıyor. Kısa vadede büyüme ile enflasyon arasında hassas bir denge gözetilmesi gerekecek. Bu nedenle hem yatırımcıların hem de hanehalklarının önümüzdeki dönemde belirsizlikleri göz ardı etmeden, ihtiyatlı bir duruş benimsemeleri daha sağlıklı olacaktır.