Türk Lirası’nın Sessiz Hikâyesi: 200 TL’nin Yükselişi, Küçük Banknotların Çöküşü

Türkiye ekonomisinde son on yılda yaşanan dönüşüm, çoğu zaman büyüme rakamları, bütçe açıkları ya da cari denge gibi makro başlıklarla konuşuluyor. Oysa bazen sokaktaki hayatın gerçeğini ve ekonominin nereye evrildiğini en yalın haliyle anlatan şey, cebimizdeki banknotların nasıl değiştiğidir. Türkiye’de son on yılda en büyük kupürlü banknot olan 200 TL’nin nasıl neredeyse tek başına bir ekonomi gerçeği haline geldiği, bunu çok çarpıcı şekilde ortaya koyuyor.

Bundan tam 10 yıl önce, yani Haziran 2015’te Türkiye’de en yaygın kullanılan banknot 100 TL idi. O dönem 100 TL’lik banknotlar tedavüldeki toplam paranın yarısından fazlasını (%50,54) oluşturuyordu. 200 TL’lik banknotların payı ise yalnızca %28,23’tü. Hatta 50 TL’lik banknotların payı bile %13,85 ile bugüne göre hayli yüksek seviyelerdeydi. O günlerde Merkez Bankası verilerine bakınca, 200 TL’lik tek bir banknotla dolan bir alışveriş sepetinin bugün 12 adet 200 TL gerektirmesi, yani 2.414 TL’ye çıkması; aslında TL’nin son on yıldaki sessiz çöküşünün en somut göstergesi.

Peki bugün durum nasıl? Haziran 2025 itibariyle 200 TL’lik banknotların tedavüldeki payı tam %85,3’e yükselmiş durumda. Bu oran tam 10 yılda 57 puanın üzerinde bir artış demek. Bir anlamda, Türkiye’de bugün cebimizde taşıdığımız her 100 liralık banknotun yaklaşık 85 lirası 200 TL’lik büyük kupürlerden oluşuyor. Öyle ki, 100 TL’lik banknotların payı %11,17’ye kadar gerilemiş. Oysa iki yıl önce bile 100 TL’lik banknotların payı %30,79 düzeyindeydi; son iki yılda tam 20 puan kaybetmiş. Aynı şekilde 50 TL’lik banknotlar da iki yıl önce %5 civarındayken, bugün %1,79 seviyesinde. Daha küçük kupürler için tablo çok daha dramatik. 20, 10 ve 5 TL’lik banknotların toplam tedavüldeki payı sadece %1,74’e kadar düşmüş durumda.

Bu tablo aslında bize iki kritik şeyi söylüyor: Birincisi, yüksek enflasyon ve TL’nin hızlı değer kaybı nedeniyle artık küçük kupürlü banknotların günlük yaşamda bir anlamı kalmadı. Alım gücü o kadar düştü ki, insanlar markete ya da manava gittiğinde ellerinde onlarca 10 TL ya da 20 TL taşımak yerine, doğrudan 200 TL’lik banknotlara yöneliyor. İkincisi, Merkez Bankası’nın bu tabloyu zorunlu olarak takip etmesi ve baskın şekilde büyük kupürlü banknot basması, aslında enflasyonun sürekliliğine dair piyasanın beklentilerini de güçlendiriyor.

Burada özellikle dikkat çeken bir başka boyut daha var: Sadece 10 yıllık döneme değil, son bir yıllık değişime bakınca bile büyük kupürleşmenin ne kadar hızlandığını görüyoruz. Geçen yıl Haziran ayında 200 TL’lik banknotların payı %76,99 seviyesindeydi. Sadece bir yılda bu oran 8,3 puan daha artarak yeni rekor seviyeye çıktı. Yani Türkiye’de her geçen yıl biraz daha fazla insan cebinde sadece 200 TL taşır hale geliyor. Bunun doğal sonucu ise küçük kupürlerin fiilen ortadan kalkması. Bundan birkaç yıl sonra belki de 50 TL’nin bugünkü 10 TL gibi “bozuk para” yerine kullanılmaya başlanması kimse için şaşırtıcı olmayacak.

Tabii işin daha geniş bir ekonomik göstergesi de var. Merkez Bankası’nın Haziran 2025 verilerine göre TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru endeksi 69,97’ye gerilemiş durumda. Bu endeks, TL’nin reel (yani enflasyona göre düzeltilmiş) değerini gösteriyor. On yıl önce Haziran 2015’te bu değer 99,63 idi. Yani on yılda TL reel olarak yaklaşık 30 puan değer kaybetmiş. Bu sadece alım gücünün değil, TL’ye duyulan güvenin de sistematik biçimde aşındığını gösteriyor. Aynı şekilde Yİ-ÜFE bazlı reel efektif kur da mayısa göre gerilemiş ve Haziran 2025’te 92,71’e düşmüş durumda. Bu tablo, TL’nin ucuzlamasına rağmen fiyat rekabetinde bile arzu edilen dengelerin tam sağlanamadığını düşündürüyor.

Elbette Haziran 2023’ten sonra başlayan yeni ekonomi yönetimiyle sıkı para politikası uygulamaları, daha değerli TL stratejisi ve yüksek faizlerle enflasyonla mücadele hedefleniyor. Ancak henüz küçük kupürlerin tedavülden hızla çekildiği, büyük kupürlerin egemen olduğu bu tablo değişmiş değil. Türkiye belki enflasyonu zamanla kontrol altına alabilir ama kaybolan reel alım gücünün telafisi kısa vadede kolay görünmüyor. Bugün 200 TL’nin hükümranlığı sadece bir banknot meselesi değil; bir ekonominin, on yıllık hikâyesinin sessiz ama en net özeti.

Velhasıl, bazen ekonomi kitaplarına ya da karmaşık tablo ve grafiğe gerek kalmaz; cebimizdeki banknotlar bize aslında tüm hikâyeyi en yalın haliyle anlatır. Türkiye’de bugün yaşanan da tam olarak bu. Büyük kupürlerin yükselişi, küçüklerin gerileyen anlamı; TL’nin kaybolan alım gücünün sessiz ama kaçınılmaz bir dışavurumu. Bundan sonraki süreçte Merkez Bankası’nın 500 TL ve hatta 1000 TL gibi yeni banknotları tedavüle sunması sürpriz olmayacak. Asıl mesele, o banknotların da kısa sürede bugünkü 200 TL gibi sıradanlaşıp sıradanlaşmayacağı. Bu da Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda enflasyonla nasıl mücadele edeceğine bağlı olacak.