ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı, iki ülke liderinin gerçekleştirdiği kritik telefon görüşmesiyle kısa vadede bir nebze yumuşadı. Ancak tedarik zincirleri, teknoloji kısıtlamaları ve jeopolitik meseleler gerilimin uzun vadeli çözümüne dair umutları sınırlı tutuyor.
Görüşme ile Gelen Geçici Ateşkes
ABD Başkanı Donald Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping arasında yapılan 90 dakikalık telefon görüşmesi, ticaret müzakerelerinin yeniden başlayacağını duyuran bir açıklamayla sonuçlandı. Ancak bu görüşme, taraflar arasındaki yapısal anlaşmazlıkları çözmekten uzak kaldı. Somut bir yol haritası ortaya konmazken, verilen mesajlar daha çok pozisyonların yeniden teyidi niteliğindeydi.
Nadir Toprak Gerilimi: Kuralların Ötesinde Strateji
Görüşme öncesi dönemde Washington, Çin’i nadir toprak elementleri ihracatında sözünü tutmamakla suçlarken; Pekin ise sürecin teknik olarak kurallara uygun işlediğini savundu. Fudan Üniversitesi’nden Wu Xinbo, ihracat lisanslarının 45 iş günü sürebileceğini hatırlatarak, “Hukuken açık görünse de süreci hızlandırmak veya yavaşlatmak elimizde” dedi. Bu yorum, Çin’in süreci bir baskı unsuru olarak kullanabileceğini gösteriyor.
Trump: “Kriz Çözüldü” Dedi, Uzmanlar Uyarıyor
Trump, görüşme sonrası nadir toprak elementi krizinin çözüldüğünü iddia etti. Ancak uzmanlara göre Çin’in bu alandaki hakimiyeti, ABD için hâlâ önemli bir kaldıraç. Bucknell Üniversitesi’nden Zhiqun Zhu, bu durumu “Çin’in elindeki en etkili kozlardan biri” olarak nitelendirdi.
Çip Savaşı: Pekin’den Yeni Hamle Beklentisi
Çinli akademisyenler, Pekin’in nadir topraklar konusundaki üstünlüğünü, ABD’nin çip ihracat kontrollerini gevşetmesi için baskı unsuru olarak kullanması gerektiğini savunuyor. Çin, ileri teknoloji çiplerde lider olmasa da bu alan, ülkenin teknolojik geleceği açısından kritik öneme sahip. Trump yönetimi ise bu kontrolleri ulusal güvenlik gerekçesiyle uygulamaya devam ediyor.
Müzakere Heyeti Netleşti, Taviz Beklentisi Zayıf
Trump, Ticaret Bakanı Howard Lutnick’in, Hazine Bakanı Scott Bessent ve Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer ile birlikte bir sonraki müzakere turuna katılacağını açıkladı. Ancak Stimson Center’dan Yun Sun, bu isimlerin masada bulunmasının ABD’nin taviz vereceği anlamına gelmediğini belirterek, “Beklentiler sınırlı tutulmalı” uyarısında bulundu.
Ticaretin Ötesinde: Güvenlik ve Egemenlik Ön Planda
Trump, görüşmenin ağırlıklı olarak ticaret odaklı olduğunu açıklarken, Çin tarafı Tayvan ve Çinli öğrenci vizeleri gibi daha geniş ve stratejik konulara dikkat çekti. Şi, Tayvan’ın bağımsızlık yönünde atacağı adımların iki ülkeyi çatışmaya sürükleyebileceğini belirtti. Bu mesaj, Pekin’in kırmızı çizgilerini yinelemesi açısından dikkat çekici oldu.
Tayvan ve Vizeler: Yeni Kriz Başlıkları
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’in Tayvan’a yönelik “yakın tehdit” uyarısı ve ABD’nin silah satışlarını artırma planı Pekin’in tepkisini çekerken; Çinli öğrencilere yönelik vize kısıtlamaları da bir başka krizi tetikliyor. Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun vizeleri toplu şekilde iptal etme önerisi, Çin’de yankı uyandırdı. Trump ise bu konuda yumuşak mesajlar vererek öğrencilere “hoş geldiniz” dedi.
Yapısal Gerilimler Sürüyor
Trump ve Şi arasındaki bu son görüşme, kısa vadeli bir rahatlama sağlamış olabilir. Ancak uzmanlara göre iki ülke arasındaki temel çatışma alanları –teknoloji, güvenlik, egemenlik ve tedarik zincirleri– hâlâ çözüme uzak. Hong Kong Üniversitesi’nden Brian Wong, “Trump rekabeti ticaret fazlası-eksisi düzeyinde görüyor, Şi ise ülkenin toprak bütünlüğünü ekonomik çıkarların önünde tutuyor,” diyerek liderlerin öncelikleri arasındaki derin farklara dikkat çekiyor.
Üç Adım İleri, İki Geri
Sonuç olarak bu görüşme, iki ülke arasında sık sık tekrar eden “kriz – yumuşama – yeniden kriz” döngüsünün bir başka örneği olarak kayıtlara geçti. Tedarik zincirleri üzerindeki savaş, tarafların stratejik pozisyonlarından taviz vermediği sürece süreceğe benziyor. Yakın gelecekte bu kırılgan denge daha da sert sınamalardan geçebilir.