Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Haziran ayı Para Politikası Kurulu toplantısında beklentilere paralel olarak politika faizini %46 seviyesinde sabit tuttu. Faiz koridoru ise asimetrik yapısını koruyarak (+/- 300 baz puan) aynı kaldı. Bu karar, mayıs ayında gelen pozitif enflasyon verileri, finansal piyasalardaki istikrar ve yeniden başlayan rezerv birikimi süreciyle birlikte değerlendirildiğinde, TCMB’nin temkinli ancak ölçülü bir duruş benimsediğini gösteriyor.
Geçtiğimiz haftalarda TCMB’nin ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti %49’dan %46’ya düşerken, piyasada politika faizine yaklaşma yönünde bir eğilim gözlemlenmişti. Bu durum, Banka’nın gecelik borç verme faizini %49’dan %47,5’e indirerek koridordaki asimetrik yapıyı düzeltmesi beklentisini doğurmuştu. Ancak bu adım atılmadı; TCMB, sıkı duruşunu koruma yönünde daha temkinli bir tercih yaptı.
Faiz Kararında Jeopolitik Riskler Etkili
TCMB karar metninde, jeopolitik gelişmelerin ve küresel ticarette artan korumacılığın dezenflasyon süreci üzerindeki potansiyel olumsuz etkilerine dikkat çekildi. Bu ifadeler, Banka’nın politika duruşunda ani bir değişiklik yapmaktan özellikle kaçındığını ve riskleri izlemeye devam ettiğini gösteriyor.
Nitekim, Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay’ın daha önce ifade ettiği iki yoldan biri — yani faizleri yüksek tutmak ve hacim kısıtlamalarını kademeli olarak kaldırmak — şu an için masadan kalkmış gibi görünüyor. Zira karar metninde kredi ve mevduat piyasalarında beklenmeyen gelişmeler olması halinde ek makro ihtiyati tedbirlerin devreye alınabileceği vurgulandı. Bu, kredi kısıtlamalarının kısa vadede gevşetilmeyeceği anlamına geliyor.
Temmuz’da İndirim Sinyali Güçleniyor
Mart ayındaki metinde yer alan “önemli ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda tüm para politikası araçları kullanılacaktır” ifadesi, Haziran metninde yerini “enflasyonda önemli ve kalıcı bir bozulma olması durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır” cümlesine bıraktı. Bu ton değişimi, piyasada TCMB’nin sıkılaştırma yönünde yeni bir adım atmak yerine, indirim sürecine temmuz ayında başlayabileceği beklentisini kuvvetlendirdi.
Metinde ayrıca, “enflasyonun ana eğilimi mayıs ayında gerilemiştir” ve “haziran ayında da bu düşüş sürmektedir” ifadeleri yer aldı. Buna ek olarak, “yurt içi talepte ikinci çeyrek itibarıyla bir zayıflama” sinyali de verilmiş oldu. Bu tablo, TCMB’nin Temmuz toplantısında politika faizinde 350 baz puanlık bir indirimle %42,50 seviyesine çekilme olasılığını ana senaryo haline getiriyor. Ancak jeopolitik risklerde yeterli gevşeme görülmezse, 150 baz puanlık daha temkinli bir indirimle sürece başlanması da olasılıklar arasında.
TCMB’nin Temkinli Duruşu Devam Edecek mi?
TCMB’nin Temmuz ayı toplantısı, hem yurt içi talep hem de enflasyon eğilimi açısından kritik bir eşik olacak. Öncü göstergeler faiz indirimi için alan oluştuğunu gösterse de, dış dünyadan gelen jeopolitik baskılar ve enerji fiyatlarındaki yükseliş, bu alanı daraltma potansiyeline sahip.
TCMB’nin Temmuz’da atacağı adım, sadece bir faiz kararı değil; aynı zamanda iç ve dış denge arasında nasıl bir önceliklendirme yaptığına dair önemli bir mesaj olacak.









