Temettüler Maliye’nin Radarına Takıldı

Vergi politikası mı, caydırıcı uygulama mı?

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın son denetim hamlesi, bu kez borsada yatırım yapan bireysel yatırımcıları hedef aldı. Halka açık şirketlerden elde edilen temettü gelirlerine yönelik kapsamlı analizlerde, 2022–2024 yılları arasında beyan sınırını aşan 1725 kişinin gelir vergisi beyannamesi vermediği tespit edildi.

Bu kişilerin toplam 3,6 milyar TL’lik kâr payı gelirini beyan etmediği ve yaklaşık 200 milyon TL’lik vergiyi ödemediği ortaya çıktı. Mükellefler vergi dairelerine bildirildi, denetim süreci resmen başladı.

Vergisel Yük, Çifte Standarda mı Dönüştü?

Vergi kaçıranların tespiti elbette önemli. Ancak işin yapısal tarafına da bakmak gerekiyor. Türkiye’de sermaye piyasalarının gelişmesini istiyorsak, yatırımcının hem zihnen hem de ekonomik olarak bu piyasaya güven duyması gerekiyor. Oysa mevcut vergi sistemi, özellikle temettü gelirlerinde, neredeyse verginin bile vergilendirildiği bir noktaya gelmiş durumda.

1. Aşama – Kurumlar Vergisi:
Şirketler, elde ettikleri safi kâr üzerinden %20 oranında Kurumlar Vergisi ödüyor. Yani zaten ilk vergi burada kesiliyor.

2. Aşama – Stopaj:
Kâr dağıtımı yapıldığında yatırımcıya ulaşmadan önce brüt temettü tutarının %15’i stopaj olarak devlete gidiyor.

3. Aşama – Beyanname ve Ek Vergi:
Yatırımcının eline geçen net temettü, yıllık gelir beyan sınırını aşarsa bir de gelir vergisi beyannamesi ile ek vergi ödemek zorunda kalıyor.

Yani vergilendirilmiş kârdan, bir daha vergi alınıyor. Sonuç olarak aynı kazanç en az iki farklı noktada vergilendiriliyor. Bu durum “verginin vergisi” algısını güçlendiriyor.

Yatırımcı Ne Yapsın?

Hükûmetin dijital izleme araçlarıyla daha etkili bir vergi denetimi yapması normaldir. Ancak mesele sadece denetim değil. Mesele, yatırımcının bu piyasalardan soğumaması. Şu soruyu sormak gerekiyor:

“Sermaye piyasaları gerçekten teşvik ediliyor mu, yoksa yatırımcı caydırılıyor mu?”

Özellikle yerli yatırımcının teşvik edilmesi gerektiği bir dönemde, yatırım üzerinden bu kadar katmanlı bir vergilendirme, güven inşa etmek yerine endişe yaratıyor.

Gönüllü Uyum mu, Zoraki Baskı mı?

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklaması şöyle:

“Bu tür çalışmalarla hem gönüllü uyum seviyesini artırmayı hem de vergi sisteminin daha adil, şeffaf ve sürdürülebilir olmasını sağlamayı hedefliyoruz.”

Bu hedef şüphesiz kıymetli. Ancak adaletin sağlanması için sistemin de hakkaniyetli olması şart. Bugünkü uygulamada yatırımcının, kazandığı geliri her aşamada yeniden yeniden vergilendiren bir sistemle karşı karşıya kaldığı açık.

Daha Net, Daha Adil Bir Vergi Reformu Şart

Türkiye sermaye piyasalarını büyütmek istiyorsa, yatırımcının cebine giren net kazancı daha adil bir vergilendirme sistemine tabi tutmalı.
Alternatif olarak:

  • Temettü gelirleri için daha yüksek istisna sınırı belirlenebilir.
  • Stopaj son vergi olarak kabul edilip beyanname yükü kaldırılabilir.
  • Uzun vadeli yatırımcılar için vergi teşvikleri getirilebilir.

Unutulmamalı ki yatırımcı güveni, yalnızca kazanç beklentisiyle değil, adil bir sistemle de beslenir.