Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nda yaklaşık altı yıl aradan sonra yeniden başekonomist ataması yapıldı. Geçtiğimiz ay Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na danışman olarak katılan eski JPMorgan Chase & Co ekonomisti Murat Taşçı, Banka’nın yeni başekonomisti oldu. Böylece Taşçı, 2019 yılında Merkez Bankası’ndan ayrılan Hakan Kara’nın ardından bu göreve getirilen ilk isim olarak kayıtlara geçti.
Yapılan bu atama, TCMB’nin kurumsal yapısında ve ekonomi politikalarının analiz ve sunum tarafında yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Uzun süredir boş olan başekonomistlik pozisyonunun yeniden ihdas edilmesi, para politikası iletişiminin güçlendirilmesi ve analiz kapasitesinin artırılması açısından önemli bir adım olarak görülüyor. Piyasa aktörleri, Merkez Bankası’nın teknik kadrolarını ön plana çıkaran bu yaklaşımın, öngörülebilirlik ve güvenilirlik açısından olumlu bir sinyal verdiği görüşünde birleşiyor.
Murat Taşçı, akademik ve profesyonel geçmişiyle dikkat çeken bir isim. Lisans eğitimini Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde tamamlayan Taşçı, yüksek lisans ve doktorasını ABD’de University of Texas at Austin’ta ekonomi alanında yaptı. Akademik formasyonunun ardından 2006 yılında Federal Reserve Bank of Cleveland’da ekonomist olarak göreve başlayan Taşçı, yaklaşık 17 yıl boyunca ABD Merkez Bankası Sistemi içinde farklı sorumluluklar üstlendi. Bu dönemde özellikle makroekonomik analizler, para politikası aktarım kanalları ve küresel finansal koşullar üzerine çalışmalarıyla öne çıktı.
Fed’deki uzun kariyerinin ardından özel sektöre geçen Taşçı, yaklaşık üç yıl boyunca JPMorgan’da Kıdemli Ekonomist olarak görev aldı. Bu süreçte gelişmekte olan ülkeler, küresel para politikası eğilimleri ve finansal piyasalar arasındaki etkileşimlere dair analizler üretti. Hem merkez bankacılığı hem de küresel finans dünyasındaki tecrübesi, Taşçı’nın TCMB’de üstleneceği rol açısından önemli bir birikim olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlar, Murat Taşçı’nın başekonomistliğe atanmasının, Merkez Bankası’nın veri temelli analizlere ve teknik kadroların görünürlüğüne verdiği önemi artırabileceğine dikkat çekiyor. Enflasyonla mücadele, beklenti yönetimi ve para politikasının iletişimi gibi alanlarda başekonomistlik makamının yeniden aktif hale gelmesi, politika çerçevesinin daha net anlatılmasına katkı sağlayabilir. Ayrıca bu adımın, uluslararası yatırımcılarla kurulan iletişimde de Merkez Bankası’nın elini güçlendirebileceği ifade ediliyor.
