Küresel finans sisteminde dijital varlıkların giderek artan rolü, devletlerin rezerv politikalarında da köklü değişikliklerin kapısını aralıyor. Bu dönüşümün son örneği ise Tayvan’dan geldi. Ülke yönetimi, yeni nesil stratejik rezerv politikası kapsamında Bitcoin’i (BTC) resmi rezerv varlıkları arasına eklemeyi değerlendiriyor. Bu adım, hem ekonomik hem de jeopolitik açıdan önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
Tayvan’ın yürütme organı olan İdari Yuan ile Tayvan Merkez Bankası, ülkenin stratejik rezerv yapısını güçlendirmek amacıyla kapsamlı bir plan hazırlıyor. Bu plan kapsamında, devletin el koyduğu ve normalde açık artırmada satışa çıkarılması planlanan Bitcoin varlıklarının, pilot uygulama dâhilinde doğrudan rezerv hesaplarına aktarılması gündeme alındı. Böylece Tayvan, Asya-Pasifik bölgesinde Bitcoin’i ulusal rezervlerine dâhil eden ilk ülke olma yolunda ilerliyor.
Bu girişimin öncülüğünü Tayvan Parlamentosu’nun önde gelen isimlerinden Ko Chih-en yürütüyor. Sürece küresel Bitcoin savunucularından JAN3 CEO’su Samson Mow da destek veriyor. Mow, Bitcoin’in devlet rezervlerinde yer almasının finansal istikrarı güçlendirdiğini, ülkelerin para politikasında dolar bağımlılığını azalttığını ve jeopolitik bağımsızlığı desteklediğini savunuyor. Tayvan’ın bu girişimi, Bitcoin’i mevcut altın ve döviz rezervlerinin “tamamlayıcı stratejik unsuru” haline getirmeyi amaçlıyor.
Bugün itibarıyla Tayvan, 423 ton altın ve 577 milyar dolar tutarında döviz rezervi bulunduruyor. Bitcoin’in bu yapıya eklenmesi, ülkenin rezerv çeşitliliğini artırırken, aynı zamanda dijital çağın ekonomik güvenlik stratejisine de uyum sağlamasını sağlayabilir. Bu hamle, yalnızca bir finansal yenilik değil; aynı zamanda Tayvan’ın küresel rekabetteki pozisyonunu güçlendirecek stratejik bir hamle olarak değerlendiriliyor.
Bitcoin’in sınırlı arzı, merkeziyetsiz yapısı ve küresel erişilebilirliği, onu tıpkı altın gibi “dijital güvenli liman” haline getiriyor. Jeopolitik gerginliklerin arttığı, uluslararası ticarette dijitalleşmenin hız kazandığı bir dönemde, Bitcoin’in ulusal rezervlerde yer bulması, devletlerin finansal bağımsızlık anlayışında paradigma değişimi anlamına geliyor. Tayvan’ın attığı bu adım, yalnızca kendi ekonomisini değil, bölgedeki diğer ülkelerin stratejilerini de etkileme potansiyeline sahip.
Yakın gelecekte Tayvan’ın yeni ve daha kripto dostu mevzuatını tamamlamasıyla birlikte, bu sürecin resmiyet kazanması bekleniyor. Bu da Bitcoin’in devletler nezdinde ilk kez kurumsal bir rezerv aracı olarak tanınmasının önünü açabilir. Böyle bir gelişme, dünya genelinde rezerv politikalarının yeniden tanımlanmasına neden olabilir.
Tayvan’ın değerlendirmesi, Bitcoin’in artık sadece yatırımcılar için değil, devletler için de stratejik bir güç unsuru haline geldiğini gösteriyor. Eğer süreç resmiyet kazanırsa, Bitcoin küresel para sisteminde altınla birlikte anılmaya başlayabilir. Bu da dijital varlıkların ekonomik güvenlik anlayışında yeni bir çağın habercisi olacaktır.










