Sıcak Para: Ekonomik İstikrarın Kırılgan Dengesi

Sıcak , finansal piyasalarda yüksek getiri elde etmek veya kur dalgalanmalarından hızla kâr sağlamak amacıyla ülkeler arasında dolaşan kısa vadeli sermaye akışlarıdır. Adından da anlaşılacağı gibi, bu sermaye “sıcaktır”; bir ülkeye birkaç günde gelebilir, ancak küresel ekonomideki en ufak bir dalgada aynı hızla çekilebilir. Özellikle gelişmekte olan ülkeler için bu sermaye, büyüme için kritik görülse de beraberinde ciddi riskler taşır.

Neden Sıcak Para Çekici?
Türkiye gibi yüksek faiz oranları sunan ülkeler, küresel yatırımcıların radarına girer. Örneğin, 2020’lerin başında Türkiye’deki %20’leri aşan faiz oranları, dolar bazlı yatırımcıları cezbetti. Ancak bu sermaye, üretim veya yatırımlarına değil, genellikle devlet tahvilleri veya borsa gibi likit araçlara gider. Kısa vadede döviz girişi sağlasa da, yatırımcılar risk algıladığında çıkışlar ani olur ve şok dalgalarıyla sarsılır.

Türkiye’nin Kırılganlıkları: Yüksek Risk, Yüksek Getiri
Türkiye, son 20 yılda büyüme için sıcak paraya bel bağladı. Ancak kronik (%5-6 seviyeleri), dış borçların GSYİH’ye oranının yüksekliği (%60’lar) ve merkez bankası rezervlerinin yetersizliği, ekonomiyi kırılganlaştırdı. 2018’de ABD-Türkiye gerilimiyle tetiklenen kur krizi, TL’nin %40 değer kaybetmesine ve enflasyonun %25’e sıçramasına neden oldu. 2021’de ise faiz indirimleri ve siyasi baskılar, TL’yi tarihi dip seviyelere çekti.

Krizin Tetikleyicileri: Faiz, Kur ve Güven
Sıcak para krizleri genellikle dış faktörlerle (ABD Merkez Bankası’nın faiz artırması) veya iç politikalar (faiz indirimleri) ile tetiklenir. Türkiye’de 2021’deki “faiz indirim deneyi”, enflasyonu kontrol etmek yerine TL’yi spekülatif saldırılara açık hale getirdi. Yabancı yatırımcıların çıkışları, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini eritti ve ithalat maliyetlerini artırarak enflasyonu %85’lere taşıdı.

Sonuçlar: Halkın Cebindeki Yansımalar
Sıcak para çıkışları, TL’nin değer kaybına yol açarak , ve temel ithal ürünlerde fiyatları yükseltir. İşsizlik artar, reel ücretler düşer. 2022’de asgari ücretin iki katına çıkarılması bile enflasyon karşısında etkisiz kaldı. Hanehalkı borçluluğu ve şirket iflasları ekonomik krizi derinleştirdi.

Çözüm Önerileri: Yapısal Reformlar Şart

  1. Cari Açıkla Mücadele: Enerji ithalatını azaltacak yenilenebilir yatırımlar ve katma değerli ihracat.
  2. Artışı: Yerli tasarrufları teşvik eden araçları ve vergi reformları.
  3. Merkez Bankası Bağımsızlığı: Enflasyon hedeflemesi için politik baskılardan arınmış bir para politikası.
  4. Uzun Vadeli Yabancı : Sıcak para yerine, doğrudan yatırımları çekecek hukuki ve ekonomik reformlar.
  5. Finansal Okuryazarlık: Bireylerin döviz riski konusunda bilinçlenmesi.

Sonuç: İstikrar İçin Cesur Adımlar
Türkiye, sıcak paranın kısa vadeli “ilaç” etkisinden uzaklaşarak üretim odaklı, kurumsal bir modele geçmek zorunda. Güven inşası, ancak şeffaf ve öngörülebilir politikalar ile mümkün. Unutulmamalıdır: Ekonomi, sıcak paranın gelgitlerine değil, üretimin sağlam temellerine dayanır.