TCMB’nin Ekim ayı Piyasa Katılımcıları Anketi, eylül ayındaki yüksek TÜFE sürprizinin piyasa beklentilerini somut şekilde bozan sonuçlar verdi; katılımcıların 2025 yıl sonu TÜFE tahmini bir önceki anketteki %29,86’dan %31,77’ye yükseldi. 12 ve 24 ay sonrası enflasyon beklentileri de yukarı yönlü revize edilerek sırasıyla %23,26 ve %17,36 seviyelerine çıktı. Aylık TÜFE beklentisi %2,34 civarında oluşurken, ankette yıl sonu enflasyonun %30’un altında kalma ihtimalinin ciddi şekilde azaldığı görülüyor. Bu anket verileri, merkez bankasının para politikasında daha temkinli bir duruşu zorlayan bir enflasyon ortamını doğruluyor; kısa vadede fiyat istikrarına ilişkin riskler güçlenmiş durumda.
Piyasada 23 Ekim’deki PPK toplantısına yönelik beklenti kırılgan bir denge gösteriyor. Bloomberg HT anketi gibi kaynaklarda politika faizinin 150 baz puan indirilerek %39 civarına çekileceğine dair medyan beklentiler ve AA Finans anketinde medyan beklentinin 100 baz puanlık indirimle %39,5 olduğu yönündeki sonuçlar, uygulamada sınırlı bir gevşeme beklentisinin hakim olduğunu ortaya koyuyor. Bununla birlikte ankette yıl sonu politika faizi tahminleri hâlâ yüksek seyrediyor ve katılımcılar enflasyon görünümü düzelmeden hızlı ve geniş çaplı indirim beklemiyor. Eylül ayındaki 250 baz puanlık indirim sonrası gelen yüksek enflasyon verisi, Ekim’de daha sınırlı indirim ihtimalini güçlendiriyor.
PPK kompozisyonuna dair haberler de piyasa fiyatlamalarını etkileyebilecek başka bir unsur. Bloomberg kaynaklı haberler, TCMB başkan yardımcısı Cevdet Akçay’ın Nisan 2026’da yaş haddine ulaşacağı ve bunun PPK’da atama/düzenleme tartışmalarını gündeme getirdiğini aktarıyor; mevzuat gereği başkan yardımcılığı için yaş haddinin uzatılması mümkün değil, bu yüzden yetkililerin PPK yapısını ve muhtemel yeni atamaları değerlendirdiği belirtiliyor. PPK üyelerindeki olası değişiklikler, para politikasının yönelimine ilişkin beklentilerde belirsizliği artırabilir; yeni atamalarda hangi eğilimin (göreli olarak daha şahin veya güvercin) ağırlık kazanacağı piyasalar için kritik olacaktır.
Bu kombinasyon —yükselen enflasyon beklentileri, hâlâ yüksek ama kademeli indirim fiyatlayan piyasa beklentileri ve PPK’daki potansiyel kadro değişiklikleri— kısa vadede volatiliteyi besler. Enflasyon bekleyişleri yükselirken politika faizinin hızlı ve geniş kapsamlı düşürülmesi hem kur paspası etkisi hem de reel faizlerin seyrini bozma riski taşıyacağından, TCMB’nin adımları sıkı manevra alanı içinde gerçekleşme eğiliminde olacaktır. Bu da BIST için bankacılık ve hassas sektörel oynaklığın devam etmesi anlamına gelebilir; zira bankacılık sektörü faiz ve marj dinamiklerine doğrudan duyarlıdır.
Piyasaya yönelik olası senaryoları şöyle özetlemek mümkün: birincisi, TCMB Ekim’de beklentiler doğrultusunda sınırlı (100–150 baz puan aralığında) bir indirim açıklarsa piyasalar bunu önceden fiyatladığı için reaksiyon sınırlı olabilir; aynı zamanda kurda ani bir zayıflama yaşanmazsa hisse piyasasında geçici rahatlama görülebilir. İkincisi, TCMB beklenenden daha agresif indirim yaparsa enflasyon bekleyişleri daha da bozulabilir, kur-ajustmanı ve risk primlerinde yükselişle birlikte piyasada sert düzeltmeler görülebilir. Üçüncüsü, TCMB faizi sabit bırakmayı seçerse, bu karar enflasyon görünümü yüksek iken para politikasında beklenen gevşemenin geri çekilmesi anlamına gelecek ve TL’de kısa süreli güçlenme ile risk iştahında toparlanma getirebilir — ancak bu, büyüme tarafında daha yavaşlama endişesi yaratabilir.
Yatırımcılar için pratik çıkarımlar: enflasyon beklentilerindeki yukarı yönlü kayma ve PPK kadro belirsizliği, portföylerde vade, sektör ve döviz risklerini yeniden değerlendirmeyi gerektirir. Kısa vadeli oynaklık beklentisini göz önünde bulundurarak likidite pozisyonunu korumak, faiz ve döviz duyarlı varlıklarda stop-loss mekanizmalarını gözden geçirmek akıllıca olur. Orta-uzun vadede ise reel getiri sağlayabilecek, enflasyona karşı göreli koruma sunan varlık sınıfları (gerçek varlıklar, enflasyonun etkisine dayanıklı geliri olan şirketler veya döviz varlıkları) portföy dengesi açısından önem kazanabilir. Ayrıca PPK üyelikleri ve merkez bankası yönetim yapısına dair haber akışı yakından takip edilmelidir; zira kalıcı yön değişimleri genellikle üyeler ve kurum içi tercihlerin evrimiyle ilişkilidir.
Son olarak eklemek gerekirse: anket verilerindeki revizyonlar ve atama haberleri, para politikasının hem niceliksel (faiz seviyesi) hem de niteliksel (kurul dinamikleri, iletişim) yönlerini gündeme taşıyor. Piyasalar kısa vadede haber akışına duyarlı hareket edecektir; bu yüzden 23 Ekim PPK’sı sadece tek bir faiz kararı olarak değil, aynı zamanda merkez bankasının enflasyonla mücadele kararlılığına ilişkin bir sınama olarak okunmalıdır. Bu toplantıdan gelecek sinyaller, yıl sonuna kalan dönemde hem TL varlıkların hem de yabancı yatırımcı algısının rotasını belirleyecektir.
Kaynaklar: TCMB Piyasa Katılımcıları Anketi—Ekim 2025; AA Finans PPK beklenti anketi; Bloomberg ve yerel haber kaynakları—PPK atamaları ve PPK kompozisyonu haberleri
Analiz Uyarı
Eğitim amaçlı hazırlanan ve örnek verilerle desteklenen bu analiz (temel analiz, teknik analiz ve bilanço analizi), ilgili şirketin, endeksin, finansal aracın, emtianın, dövizin veya kripto paranın performansı hakkında genel bir bakış sunmaktadır. Bilançolarda güncel, doğru ve düzeltilmiş veriler için KAP bildirimleri ve şirket açıklamalarını takip etmenizi öneririz. Bu çalışmanın hazırlanmasında yapay zeka ve analiz yazılımları kullanılmıştır. Bilgilerde yanlışlık olabileceği unutulmamalı. Burada yazılan bilgilere istinaden işlem yapmayınız.










