Powell’ın Mesajları ve Türkiye Piyasalarında Yeni Dönemeç

Jackson Hole toplantısı bu yıl da küresel piyasaların yönünü tayin eden bir dönüm noktası oldu. ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell, uzun süredir merakla beklenen konuşmasında piyasalara net bir sinyal verdi: eylül ayında faiz indirimi ihtimali oldukça güçlü. FOMC tutanaklarının ardından bazı piyasa oyuncuları Powell’ın daha şahin bir tonda konuşabileceğini öngörüyordu. Özellikle enflasyon beklentilerinin hâlâ arzu edilen seviyelere oturmamış olması, bu endişeyi besleyen başlıca faktördü. Ancak Powell, risk dengesindeki değişimlerin para politikası duruşunun ayarlanmasını gerektirebileceğini söyleyerek piyasaların beklediği rahatlamayı sağladı. Bu mesaj varlık fiyatlarında yukarı yönlü bir ivme yaratırken, küresel risk iştahını da artırdı.

Türkiye açısından öne çıkan gelişme ise Kur Korumalı Mevduat uygulamasının tamamen sona ermesiydi. 2021’in sonunda kur krizini frenlemek için devreye alınan KKM, yıllar boyunca tartışmaların odağında oldu. Uygulama kısa vadede kurdaki sert oynaklığı durdursa da, uzun vadede bütçeye ve gelir dağılımına ciddi yük bindirdi. Artık bu defter kapandı. Bu gelişme, ekonomi yönetiminin daha rasyonel bir zemine dönme çabasının bir parçası olarak görülüyor. Ancak KKM sonrası dönemde TL’ye olan güvenin kalıcı olarak tesis edilip edilemeyeceği en kritik soru olmaya devam ediyor.

Borsa İstanbul tarafında ise tarihi bir ralli dikkat çekiyor. BIST-100 endeksi haftalık bazda %4,62 yükselişle TL bazında tüm zamanların zirvesini gördü. Yılbaşından bu yana %15,68’lik getiri, yatırımcı iştahının hâlâ güçlü olduğuna işaret ediyor. Yabancı ilgisi de bu süreçte kayda değer bir şekilde artmış durumda. TCMB verilerine göre yabancılar geçtiğimiz hafta 125 milyon dolarlık hisse, 1,09 milyar dolarlık DİBS alımı yaptı ve toplam giriş 1,2 milyar dolara ulaştı. Bu tablo, uzun süredir kırılgan olan portföy yatırımlarında bir toparlanmaya işaret ediyor. Ancak dolar bazında bakıldığında endeks hâlâ bir önceki zirvenin gerisinde ve bu durum yabancı yatırımcının iştahı açısından önemli bir hatırlatma.

Tüketici cephesinde ise tablo borsadaki coşkuya kıyasla daha temkinli. Tüketici Güven Endeksi ağustos ayında 84,3’e yükselse de hâlâ kötümser bölge olan 100’ün altında kalıyor. Temmuzdaki düşüşün ardından yaşanan sınırlı toparlanma, kalıcı bir iyileşmeden çok geçici bir nefeslenmeye işaret ediyor. Hanehalklarının mali durum algıları ve tasarruf eğilimleri zayıf seyrini sürdürüyor. Bu durum, iç talebin önümüzdeki aylarda ne ölçüde destekleyici olabileceğine dair soru işaretleri doğuruyor.

Küresel cephede ise Powell’ın konuşması dışında diplomatik gelişmeler de dikkat çekiyor. Alaska’daki Trump–Putin görüşmesi sonrası Avrupa liderlerinin yeni arayışlara yönelmesi, jeopolitik gündemi yoğunlaştırıyor. Böyle bir ortamda Türkiye’nin hem ekonomik hem de diplomatik dengeleri dikkatle izlemesi gerekiyor.

Sonuç itibarıyla, Powell’ın güvercin mesajları küresel risk iştahını artırırken, Türkiye’de KKM’nin sona ermesi ve borsadaki güçlü yükseliş piyasaların yönünü tayin eden başlıca gelişmeler oldu. Ancak tüketici güvenindeki zayıf seyir, yapısal sorunların ve iç talep kırılganlığının hâlâ çözülmediğini hatırlatıyor. Eylül ayında Fed’in alacağı karar ile Türkiye’de atılacak yeni adımlar, bu dengelerin nasıl şekilleneceğini belirleyecek. Piyasaların kısa vadeli coşkusunu uzun vadeli güven ve istikrarla desteklemek ise asıl sınav olacak.