Giriş: Küresel Dalgalanmalar ve Politikaların Yükselişi
Küresel ekonomi, pandemi sonrası enflasyon, iklim krizi, teknolojik dönüşüm ve artan eşitsizlikle sarsılıyor. Bu belirsizlikler, hükümetleri “popüler” ekonomi politikalarına yönlendiriyor. Peki bu politikalar gerçekten yapısal sorunları çözüyor mu, yoksa siyasi beklentilere hizmet eden geçici reçeteler mi? İşte dünyanın gündemindeki dört ana politika ve çelişkileri…
1. Evrensel Temel Gelir: Ütopyadan Gerçeğe
Ne Vaat Ediyor?
Her vatandaşa koşulsuz aylık ödeme yapılması, yoksulluğu bitirme ve insanları “iş köleliğinden” kurtarma iddiasındaki bu politika, Finlandiya ve Kanada’da pilot uygulamalarla test edildi. Elon Musk ve Mark Zuckerberg gibi isimler de otomasyon çağında “insanı koruma” çözümü olarak destekliyor.
Neden Popüler?
COVID-19’da hükümetlerin nakit desteği, bu fikri ana akım hale getirdi. Kaliforniya’daki Stockton deneyinde, alıcıların borçlarını azalttığı ve mental sağlığı iyileştirdiği görüldü.
Eleştiriler:
- Maliyet: ABD’de aylık 1.000$’lık ödeme, yıllık 3 trilyon dolara mal olur; bu, federal bütçenin %60’ı.
- Çalışma Motivasyonu: Finlandiya deneyinde istihdam artışı gözlemlenmedi.
- Enflasyon Riski: Talep artışı, tedarik zinciri sorunlarıyla birleşirse fiyatları körükleyebilir.
2. Yeşil Dönüşüm: Ekonomi mi, Siyaset mi?
Ne Vaat Ediyor?
AB’nin Yeşil Mutabakatı ve ABD’nin Enflasyon Azaltma Yasası, karbon nötr hedefiyle trilyonluk yatırım vaat ediyor. Yenilenebilir enerji, elektrikli araçlar ve enerji verimliliği teşvik ediliyor.
Neden Popüler?
İklim krizi, genç nesillerin oylarını şekillendiriyor. 2023’te Avrupa’da aşırı sıcaklar ve seller, politikacıları “yeşil popülizm”e itti.
Eleştiriler:
- Adil Olmayan Geçiş: Almanya’da kömür madeni kapatılan bölgelerde işsizlik patladı.
- Mali Yük: Yeşil teknoloji yatırımları, gelişmekte olan ülkelerde borç krizini derinleştiriyor.
- Yeşil Aklama (Greenwashing): Şirketler, gerçek dönüşüm yerine “yeşil pazarlama”ya yatırım yapıyor.
3. Korumacılığın Geri Dönüşü: Millî Ekonomi Romantizmi
Ne Vaat Ediyor?
ABD’de America First, Hindistan’da Make in India ve İngiltere’de Brexit sonrası yerli üretim vurgusu… Küreselleşme yorgunu hükümetler, ithalatı kısıp yerel sanayiyi canlandırmayı hedefliyor.
Neden Popüler?
COVID-19 tedarik zinciri kırılganlıklarını ortaya çıkardı. Ayrıca, Çin’in yükselişi ve ucuz ithalatın yerel işsizliği tetiklemesi, siyasi tepkiyi besliyor.
Eleştiriler:
- Ticaret Savaşları: ABD-Çin gümrük vergileri, küresel enflasyonu %1.5 artırdı (IMF verisi).
- Verimsizlik: Hindistan’da yerli üretim kotası, otomobil fiyatlarını %20 yükseltti.
- İnovasyon Kaybı: Korumacılık, rekabetçiliği ve teknoloji transferini baltalıyor.
4. Dijital Vergi ve Merkez Bankası Dijital Paraları (CBDC): Teknolojiyle Dans
Ne Vaat Ediyor?
Google, Amazon gibi devlerin vergi kaçırması, OECD’yi Küresel Asgari Kurumlar Vergisi anlaşmasına zorladı. Ayrıca, Çin’in Dijital Yuan’ı ve Avrupa’nın dijital euro planları, finansal sistemi dönüştürüyor.
Neden Popüler?
Teknoloji şirketlerinin vergi arbitrajı, yıllık 240 milyar dolar kayba yol açıyor. CBDC’ler ise finansal kapsayıcılık ve para politikası kontrolü vaat ediyor.
Eleştiriler:
- Yerel Tepkiler: Macaristan, dijital vergi anlaşmasını “egemenlik kaybı” diye reddetti.
- Mahremiyet Tehdidi: CBDC’ler, devletlere vatandaşların harcamalarını izleme gücü verebilir.
- Bankacılık Krizi: CBDC’ler, mevduatların merkez bankasına kaymasıyla bankaları zor durumda bırakabilir.
5. Popülizm Tuzağı: Kısa Vadeli Coşku, Uzun Vadeli Kriz
Arjantin’de Peronist seçim vaatleri, Türkiye’de faiz indirimleriyle büyüme hamleleri… Popülist politikalar, seçmeni memnun etse de hiperenflasyon ve döviz krizleriyle sonuçlanıyor. Dünya Bankası verilerine göre, 2022’de popülist politikaların hâkim olduğu ülkelerde enflasyon ortalaması %45’i aştı.
Sonuç: Popülerlik Kalıcılık Değildir
Ekonomi politikaları, tıpkı moda gibi dönemsel dalgalarla yükselip alçalıyor. Ancak gerçek çözüm, popülerlikte değil, sürdürülebilirlikte yatıyor. Örneğin, Almanya’nın 2000’lerdeki “Hartz Reformları” acı vericiydi ama işsizliği %11’den %3’e düşürdü. Politika yapıcılar, günün trendlerine kapılmak yerine, uzun vadeli veriye dayalı stratejiler geliştirmeli. Unutmayalım: Ekonomi, seçim döngülerine değil, nesiller arası refaha hizmet etmeli.