Piyasalarda Temkinli İyimserlik: Dezenflasyonun Zorlu Sınavı ve Küresel Sıkışma

Ekim ayı verileri, Türkiye ekonomisinde fiyat dinamiklerinin hız kesmesine rağmen henüz rahat nefes alamadığımızı bir kez daha gösterdi.

Ekim ayı verileri, Türkiye ekonomisinde fiyat dinamiklerinin hız kesmesine rağmen henüz rahat bir nefes alamadığımızı bir kez daha gösterdi. Enflasyonda yavaşlayan ivme olumlu bir sinyal sunsa da, gıda ve çekirdek kalemlerdeki katılık, dezenflasyonun inişli çıkışlı ve zaman zaman sancılı bir süreç olarak ilerlediğini ortaya koyuyor. Piyasaların beklediği kalıcı iyileşme hâlâ ufuk çizgisinde ve bu süreç sabır istiyor.

İmalat sanayi tarafında açıklanan PMI verileri, talep zayıflığının ve maliyet baskılarının etkisini sürdürdüğüne işaret ediyor. Ekonomide dengelenmenin doğal sonucu olan bu yavaşlama, kısa vadede üretim tarafında sınırlı toparlanma anlamına gelse de, iç talebin kontrollü çözülmesi dezenflasyon stratejisinin temel taşı olarak önemini koruyor. Türkiye ekonomisinin şu an yürüdüğü yol, büyüme ile fiyat istikrarı arasında ince bir dengeye dayanıyor.

Bu çerçevede TCMB’nin bugün açıklayacağı reel efektif döviz kuru ve fiyat gelişmeleri raporu, fiyat davranışlarının nerede sertleştiğini görmek açısından kritik olacaktır. Aynı gün yoğun bilanço akışıyla birlikte Coca Cola, Sabancı Holding, Aselsan, Türk Telekom ve Kalekim gibi dev şirketlerin finansalları da piyasa algısını şekillendirecek. Şirket kârlılıkları, sıkı para politikasının reel sektör üzerindeki etkilerini daha net okumamızı sağlayacak.

Küresel cephede ise haftaya temkinli bir başlangıç yapıldı. Fed’in aralık ayı faiz patikasına ilişkin belirsizlik, risk iştahını törpülemeye devam ediyor. Powell’ın “indirim garanti değil” mesajı sonrası dolar güç kazanırken, altın zayıflıyor, tahvil faizleri yatay bantta nefes arıyor. Bu tablo, küresel sermayenin bekle-gör modunda olduğunu anlatıyor. Bir yandan ABD ekonomisinin yumuşak iniş umudu korunurken, diğer yandan faizlerin beklenenden daha uzun süre yüksek kalma ihtimali piyasalar için rahatsız edici bir sis perdesi oluşturuyor.

Emtia tarafında ise farklı bir hikâye yazılıyor. Alüminyum fiyatlarının Mayıs 2022’den bu yana en yüksek seviyeye tırmanması, Çin’in üretim tavanına yaklaşmasıyla arz tarafındaki sıkışmanın sürdüğünü gösteriyor. Buna eşlik eden talep toparlanması ve ABD–Çin arasında sağlanan geçici ticaret ateşkesi, metal piyasalarına güçlü bir destek sağlıyor. Ancak küresel ekonomide belirsizliğin sadece ertelendiği, tamamen kalkmadığı unutulmamalı.

Türkiye özelinde bankacılık tarafına dair Fitch’in değerlendirmesi dikkat çekici: 2026 sonrası dış borç vadesinin azalması beklenirken, sıkı para politikasının refinansman risklerini sınırladığı ifade ediliyor. Buna karşın yüksek dolarizasyon ve politika duyarlılığı, kırılganlıkların hâlâ masada olduğunu kanıtlıyor. Yani sistem güçlenirken dengesizliğin izleri henüz silinmiş değil.

Özetle hem içeride hem dışarıda temkinli bir hava hâkim. Dezenflasyon yolu sabır, kararlılık ve politik tutarlılık gerektiriyor. Küresel tabloda ise belirsizlik şimdilik oyunun adı. Bu dönemde mikro adımların önemi büyük: şirket finansalları, ihracat kompozisyonu, istihdam eğilimleri ve para politikasının iletişimi ekonominin yol haritasını belirleyecek.

Tam da bu nedenle, piyasalarda atılan her adımın anlamı büyük; çünkü şu anda sadece veriler değil, algı yönetimi de değer yaratıyor. Ekonomide güven, rakamlardan önce gelir — ve uzun bir yolculuğun en güçlü yakıtıdır. Bu yolculukta istikrarlı politikalar, sürdürülebilir büyüme ve kalıcı fiyat istikrarı, Türkiye’nin önümüzdeki dönemdeki en kritik sınavları olmaya devam edecek.