Piyasalarda İyimserlik, Siyaset ve Enflasyon

Borsa İstanbul siyasi baskılarla dalgalansa da bankacılıkta güçlü toparlanma ve enflasyon beklentilerindeki iyileşme risk algısını destekliyor.

Haftanın ilk işlem gününde Borsa İstanbul’un sergilediği dalgalı görünüm, Türkiye piyasalarının küresel iyimserlikten kopuk seyredebileceğini bir kez daha gösterdi. Küresel tarafta Fed’e yönelik faiz indirimi beklentilerinin belirgin biçimde güçlenmesi, normal şartlarda risk iştahını destekleyerek gelişen piyasalarda geniş çaplı bir toparlanma yaratırdı. Ancak siyasi haber akışının gölgesi, BIST 100’ün güne kırılgan başlamasına ve gün içinde derinleşen satışlarla 10.816 puana kadar gerilemesine neden oldu. Yine de kapanışa doğru gelen alımlar, özellikle bankacılık sektöründeki güçlü duruş sayesinde endeksin kaybını sınırlayarak %0,32 düşüşle 10.888 puanda tamamlamasını sağladı.

Ekonomik göstergelere bakıldığında, Kasım ayı İktisadi Yönelim Anketi’nin verdiği resim oldukça kritik. Kapasite kullanım oranlarındaki sınırlı artış ve reel sektör güvenindeki toparlanma, imalat sanayinde dengeli fakat temkinli bir iyileşmenin sürdüğüne işaret ediyor. Bu tablo, ekonominin iç dinamiklerinde sert bir fren yerine kontrollü bir yumuşamanın etkili olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla enflasyonla mücadelede, üretim tarafındaki bu istikrarlı tonun korunması ekonomi yönetiminin en az makro göstergeler kadar dikkat ettiği bir alan.

Bu hafta piyasalarda yönü belirleyecek ana unsur kuşkusuz Fed cephesinden gelecek mesajlar ve yoğun veri akışı olacak. Aralık ayında faiz indirimi ihtimalinin artması, küresel risk iştahını yukarı taşırken, ABD’de açıklanacak perakende satışlar ve Bej Kitap gibi göstergeler Fed’in tonunu şekillendireceği için piyasalar açısından kritik önem taşıyor. Her ne kadar Fed’in yumuşama sinyalleri gelişen ülke varlıklarını desteklese de, içerideki siyasi gündemin zaman zaman fiyatlamaları baskıladığı bir dönemdeyiz.

Bu kırılgan tabloya bir de Societe Generale’in Türkiye raporunu eklemek gerekiyor. Bankanın baş stratejisti Marek Drimal, enflasyonun kademeli olarak yavaşlayacağı, özellikle gıda tarafındaki baskıların azalacağı bir senaryoda TCMB’nin 2026 sonunda politika faizini %24’e indirecek bir gevşeme döngüsüne girebileceğini öngörüyor. İlk dört toplantıda 150’şer baz puanlık indirimler, ardından haziran-temmuz döneminde 250 baz puanlık adımlar ve sonrasında yeniden 150 baz puanlık gevşemeler… Bu yol haritası, Türkiye’nin mevcut sıkı para politikasından çıkışının ani değil, belirgin bir veri uyumu ile uyumlu şekilde kademeli olacağını vurguluyor. Bu tahminlerin gerçekçiliği ise büyük ölçüde maliye politikasının tutarlılığına ve enflasyonist baskıların kontrol altında kalmasına bağlı.

Borsa İstanbul’daki dünkü fiyatlamalara döndüğümüzde, siyasi gündemin piyasa duyarlılığını nasıl hızla etkileyebileceğini bir kez daha gördük. İçişleri Bakanlığı’nın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında soruşturma izni vermesi, sabah saatlerinde satış baskısını artırarak endeksi negatif açılışa itti. Ancak günün ikinci yarısında bankacılık ve holding hisselerindeki güçlü toparlanma, piyasanın yalnızca siyasi haber akışına bağlı olmadığını, enflasyon beklentilerinde iyileşme gibi makro temaların da önemli bir filtre görevi gördüğünü hatırlattı. Bankacılık endeksindeki %1,55’lik yükseliş, önümüzdeki döneme dair beklentilerin kademeli olarak iyileşebileceğinin sinyallerinden biri olarak okunmalı.

Bugün yayınlanacak sektörel enflasyon beklentileri verisi de piyasalar açısından kritik olacak. Reel sektör ve hanehalkı beklentilerinin enflasyonda düşüş eğilimine ne kadar uyum sağladığını görmek, hem TCMB’nin iletişim stratejisi hem de fiyatlama davranışları açısından önemli bir veri seti sunacak.

Piyasalar küresel iyimserlik ile yerel belirsizlikler arasında sıkışmış halde yeni haftaya adım atıyor. Ancak Türkiye’de ekonomi politikasının giderek daha öngörülebilir bir çerçeveye oturması ve bankacılık sektöründe görülen güçlü toparlanma, risk algısının ilerleyen günlerde dengelenebileceğine işaret ediyor. Belirsizliklerin devam ettiği bu dönemde, piyasaların her haber başlığına hassasiyetle tepki verdiği unutulmamalı. Ancak tüm dalgalanmalara rağmen, iç dinamiklerde makul bir toparlanma eğilimi ve küresel ortamda destekleyici bir hava mevcut.