Piyasalar Zorlu Virajda: Yeni Hafta Kritik Verilerle Şekillenecek

Küresel piyasalar bir süredir adeta diken üstünde. ABD Başkanı Donald Trump’ın Avrupa Birliği ve Meksika’ya yönelik gümrük tarifesi kararlarının yankısı henüz dinmeden, yeni haftada gözler hem ABD hem de Avrupa’dan gelecek yoğun veri akışına çevrilmiş durumda. Bunun yanında Asya’nın lokomotif ekonomileri Çin ve Japonya da büyüme ve enflasyon rakamlarını açıklayacak. Tüm bu başlıklar, hem yatırımcı psikolojisi hem de global risk iştahı açısından önümüzdeki günleri belirleyici kılacak.

Geçtiğimiz hafta küresel hisse senedi piyasalarında oldukça farklı bir tablo hakimdi. ABD borsaları, Trump’ın gümrük tarifesi adımları ve FED toplantı tutanakları sonrasında dalgalı bir seyir izledi. S&P 500 yüzde 0,31, Nasdaq yüzde 0,38 ve Dow Jones yüzde 1,02 gerileyerek haftayı ekside kapattı. Bu kayıplarda, Trump’ın ticaret savaşı kartını yeniden masaya koymasının etkisi kadar, ABD’de açıklanacak enflasyon ve sanayi üretimi gibi kritik veriler öncesindeki temkinli duruşun da payı vardı.

Avrupa cephesinde ise daha iyimser bir tablo vardı. İngiltere’de FTSE 100 yüzde 1,3, Fransa’da CAC 40 yüzde 2,68, Almanya’da DAX yüzde 1,98 ve İtalya’da MIB 30 yüzde 1,15 yükselerek haftayı pozitif kapattı. Ancak bu yükselişlerin kalıcı olabilmesi için, önümüzdeki hafta Euro Bölgesi’nde açıklanacak sanayi üretimi ve enflasyon rakamlarının piyasaları hayal kırıklığına uğratmaması gerekecek. Özellikle Almanya’da salı günü gelecek ZEW beklenti endeksi, Avrupa ekonomisinin nabzını tutmak için önemli bir gösterge olacak.

Asya tarafında Çin ve Japonya’dan gelecek veriler kritik bir öneme sahip. Çin’de pazartesi günü dış ticaret dengesi, salı günü büyüme, sanayi üretimi ve perakende satış rakamları açıklanacak. Küresel resesyon endişelerinin tırmandığı böyle bir dönemde Çin’in büyüme verisi, metal ve enerji gibi emtia fiyatları üzerinde de doğrudan belirleyici olabilir. Japonya’da ise cuma günü açıklanacak enflasyon rakamları, Japon Merkez Bankası’nın ultra gevşek para politikasını ne kadar daha sürdürebileceğine dair ipuçları verecek.

ABD’de ise ekonomi takvimi adeta dolup taşıyor. Salı günü enflasyon, çarşamba ÜFE, sanayi üretimi ve Fed’in Bej kitap raporu, perşembe günü Philadelphia Fed imalat endeksi, perakende satışlar ve haftalık işsizlik maaşı başvuruları, cuma günü Michigan tüketici güven endeksi, inşaat izinleri ve konut başlangıçları izlenecek. Enflasyonun yeniden yukarı yönlü sürpriz yapması, Fed’in faiz indirim beklentilerini öteler ve doların küresel piyasalarda güç kazanmasına yol açabilir. Bu da gelişen ülkeler için ek baskı demek.

Türkiye’de ise ekonomik veri ajandası görece daha sakin. Çarşamba günü bütçe dengesi, perşembe günü konut fiyat endeksi ve konut satışları takip edilecek. Öte yandan salı günü 15 Temmuz nedeniyle Borsa İstanbul kapalı olacak. TL, geçen haftayı dolar karşısında yüzde 0,8 değer kaybıyla 40,1790 seviyesinden tamamladı. Bu, son dönemde kurda gözlenen görece durağan seyrin hafif de olsa yukarı kırıldığını gösteriyor. Ayrıca Merkez Bankası’nın son açıkladığı cari işlemler dengesi verileri, altın ve enerji hariç fazlanın korunduğunu, buna karşın dış ticaret açığının yine de yüksek seviyelerde seyrettiğini ortaya koydu.

Tüm bu tablo gösteriyor ki, piyasalarda bir süre daha rahatlama beklemek iyimserlik olur. ABD’de enflasyonun seyri, Avrupa’da sanayi üretimi, Çin’in büyüme temposu, Japonya’nın enflasyonu… Bu verilerin neredeyse hepsi zincirleme etki yaratarak hem borsaları hem döviz piyasalarını hem de tahvil getirilerini oynaklaştıracak potansiyele sahip. Üstelik buna Trump’ın her an yeni bir gümrük tarifesi açıklaması gibi “sürpriz” riskler de eklenince yatırımcıların güvenli liman arayışı yeniden gündeme gelebilir.

Sonuç olarak; dünya ekonomisinin farklı cephelerinde açıklanacak veriler sadece o ülkeyi değil, artık küreselleşmiş finans sistemi nedeniyle Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomileri de doğrudan etkiliyor. Bu nedenle yatırımcıların, ister borsa ister döviz ister altın tarafında pozisyon alırken global verileri yakından izlemesi, sadece iç dinamiklere bakmak yerine küresel dalga boylarını da dikkate alması gerekiyor. Bu hafta tam da bunun için ders niteliğinde bir hafta olacak. Bakalım piyasalar bu sınavdan nasıl çıkacak.