Philip A. Fisher: Uzun Vadeli Büyüme Yatırımının Öncüsü

Philip A. Fisher, modern yatırım dünyasında büyüme yatırım stratejisinin öncülerinden biri olarak kabul edilir. 8 Eylül 1907’de San Francisco, California’da doğan Fisher, Stanford Üniversitesi’nde ekonomi eğitimi aldı. Kariyerine San Francisco’daki Anglo-London Bank’ta menkul kıymetler analisti olarak başladı. Yatırım dünyasında asıl iz bırakmaya başlaması ise 1931’de kendi yatırım şirketi Fisher & Co.’yu kurmasıyla oldu. Fisher, 1999 yılında emekli olana kadar bu şirketi yönetti. Uzun vadeli büyüme odaklı yatırımı benimseyen yaklaşımı, başta Warren Buffett olmak üzere pek çok büyük yatırımcının bakış açısını derinden etkiledi.

Fisher, yatırımcılara hisse senetlerini kısa vadeli fiyat hareketlerinden ziyade, şirketlerin uzun vadeli büyüme potansiyellerine göre değerlendirmeyi önerdi. Ona göre bir hisse senedi yalnızca nadiren satılmalıydı; çünkü iyi seçilmiş büyüme hisseleri zaman içinde katlanarak değer kazanabilirdi. Bu düşüncesini pratiğe de döktü. Örneğin Motorola hisselerini 1955 yılında aldı ve 2004’teki ölümüne kadar hiç satmadan elinde tuttu. Fisher’ın yaklaşımı, bir şirketin gerçek potansiyelini anlamak için muhasebe kayıtlarına bakmanın ötesine geçip, yönetim kalitesini, Ar-Ge’ye olan bağlılığını ve sektördeki konumunu incelemeyi gerektiriyordu.

1958’de kaleme aldığı “Common Stocks and Uncommon Profits” (Ortak Hisse Senetleri ve Sıra Dışı Karlar) kitabı büyük ilgi gördü, New York Times en çok satanlar listesine girdi ve Stanford Graduate School of Business’ta zorunlu okuma haline geldi. Bu eser, yatırımcıların bir şirketi seçerken nelere dikkat etmesi gerektiğini 15 maddelik bir kontrol listesiyle detaylandırdı. Fisher yatırımcılara, iş dünyasındaki söylentileri ve “dedikoduları” — yani rakiplerden, müşterilerden, eski çalışanlardan, tedarikçilerden edinilen kulis bilgilerini — bilinçli bir şekilde kullanarak şirketler hakkında daha derin bilgi toplamalarını tavsiye etti.

Fisher’ın yaklaşımında bir yatırımın satılması için geçerli nedenler oldukça sınırlıydı. Eğer ilk analiz hatalı yapılmışsa, şirket artık ilk beklentileri karşılamıyorsa veya daha iyi bir yatırım fırsatı ortaya çıkmışsa satış düşünülebilirdi. Bu prensip, uzun vadeli yatırımın özüne dayanıyordu ve yatırımcılara duygusal tepkilerden kaçınmayı öğütlüyordu.

Philip Fisher’ın etkisi yalnızca kendi dönemindeki yatırımcılarla sınırlı kalmadı. Oğlu Ken Fisher da onun yolundan giderek 1979’da Fisher Investments’ı kurdu. Ken Fisher, babasından farklı olarak geniş bir kitleye hitap etmeyi tercih etti ve küçük yatırımcıları çekmek için doğrudan pazarlama yöntemleri kullandı. Ayrıca fiyat/satış oranı gibi ölçütlerin yaygınlaşmasına katkıda bulundu. Bugün Fisher Investments, sekiz ülkede 13 ofisiyle faaliyet gösteriyor ve 140.000’den fazla müşteriye hizmet veriyor.

Philip Fisher, yatırım hayatı boyunca yatırımcıları sabırlı olmaya, araştırma yapmaya ve kaliteli şirketlere uzun vadeli ortak olmaya teşvik etti. Büyüme odaklı yatırım stratejisinin temellerini atan ve geniş kitlelere ulaştıran fikirleriyle yatırım dünyasında kalıcı bir iz bıraktı. Onun felsefesi, günümüzde bile pek çok yatırımcının rehberi olmaya devam ediyor.