Parayı Yönetmeyi Bilmeyen, Hep Daha Fazla Kazanmaya Çalışır

“Bu ay (…) TL harcamışım. Eee?”
Tanıdık geldi mi? Ay sonuna geldiğinde hesabına bakıp bu cümleyi kuruyor, hatta içinden bile olsa bir çaresizlik hissediyorsan yalnız değilsin. Çoğu insan tam da bu yüzden ay sonunda neden parasının kalmadığını anlayamıyor. Oysa mesele çok basit: Tasarruf etmiyorsun çünkü aslında ne yaptığını bilmiyorsun. Harcama kalemlerin flu, önceliklerin karmaşık, alışkanlıkların ise sorgulanmamış.

İşin en tehlikeli yanı da şu: Harcarken kendimizi sürekli haklı çıkarıyoruz. “O kadar çalışıyorum, azıcık da kendime harcayayım” diyorsun. Ya da “bu kampanya bir daha gelmez, şimdilik alayım” diyorsun. Halbuki o “şimdilik”ler kart ekstrelerinde büyüyüp dev dalgalar olarak sana geri dönüyor. Zaten geçmişte bir noktada “maaşım iyiydi ama kartlar patladı” diyorsan, tam da bu döngünün içinde kaybolduğunu gösteriyor.

Durup bir düşün. Gerçekten para yönetmek dediğin şey, daha çok kazanmak mı? Hayır. Daha çok kazanmak çoğu zaman daha çok harcamaya dönüşür. Sen gelirinin büyümesiyle değil, giderlerinin dizginlenmesiyle zenginleşirsin. Aslında özgürleşirsin. Çünkü kazancını yönetebildiğin an, başkalarının seni maaş bordrosu ya da kredi limitin kadar tanımlamasına mecbur kalmazsın.

Peki çözüm ne? Üç basit ama sihirli adım var. İlki, harcamayı yaz. Gerçekten otur ve harcadığın her şeyi tek tek not et. Bir hafta sonra bile geriye dönüp baktığında ufak tefek gördüğün kahve, market, online alışverişlerin nasıl birikerek büyük rakamlar oluşturduğunu görünce şaşıracaksın. Sonra bu harcamaları kategorilere ayır. Kira, mutfak, ulaşım, kişisel zevkler, sağlık gibi… En sonunda da bu toplamları gelirinle karşılaştır. İşte o zaman nereden “kan kaybettiğini” göreceksin.

İkinci olarak, kazanmakla değil yönetmekle özgürleşeceğini asla unutma. Bugün gelirinin yüzde 10’unu kenara koyabilmek, ileride sana belki de aylarca nefes alma şansı tanıyacak. Bu parayı asla “fazla” sanma. Bu senin ilerideki kriz tamponun.

Üçüncüsü de en kritik kural: Maaş geldiği gün önce kendine ödeme yap. Çoğu insan maaşını alır, faturaları öder, alışverişini yapar, ayın sonuna gelince de “ne kaldıysa” tasarruf etmeye çalışır. Bu, çoğunlukla hiçbir şey kalmamasıyla sonuçlanır. Bunun yerine maaşın yattığı gün, tasarruf etmek istediğin miktarı alıp kenara koy. Kalanla yaşamayı öğren. Bu ufak davranış bile seni ay sonlarında stres altında kredi kartından nakit çekmek zorunda kalmaktan kurtarır.

Para yönetimi, rakamlardan çok davranış yönetimi meselesidir. Disiplinin varsa 10.000 TL ile de tasarruf yaparsın, yoksa 100.000 TL maaşın olsa da borç batağında sürünürsün. Bu yüzden “tasarruf etmiyorsun çünkü ne yaptığını bilmiyorsun” cümlesi belki biraz sert, ama maalesef çoğu zaman çok doğru.

Bugün otur, kağıt kalem çıkar. Harcamalarını yaz, kategorilerini oluştur. Küçük hedeflerle başla. Zamanla kontrolün sende olduğunu görmek seni daha da motive edecek. Çünkü paranı yönetemediğin sürece, aslında hayatını da yönetemiyorsun. Paranın sana hükmetmesine izin vermek yerine, sen ona hükmet. Özgürlük dediğin şey, cüzdanında başlar.