Küresel ekonomi giderek daha dijital bir forma bürünürken, bu dönüşümün en çarpıcı tezahürlerinden biri şirketlerin hazine stratejilerinde kendini gösteriyor. Yakın zamana kadar nakit varlıklarını döviz, tahvil ya da kısa vadeli mevduatlar gibi klasik finansal araçlarda tutmayı tercih eden şirketler, artık radarına Bitcoin’i alıyor. Bunun son örneği, tasarım dünyasının yıldızı Figma oldu.
Figma, geçtiğimiz hafta yaptığı halka arz (IPO) başvurusunda, dikkat çekici bir detaya yer verdi. ABD merkezli popüler tasarım platformu, halihazırda 70 milyon dolarlık Bitcoin ETF’ine sahip olduğunu açıklarken, yönetim kurulunun onayıyla 30 milyon dolarlık doğrudan BTC alımı daha planladığını beyan etti. Böylece Figma, IPO sürecinde bile hazine politikasına Bitcoin’i açıkça entegre eden sayılı şirketlerden biri olarak kayıtlara geçti.
Bu gelişme yalnızca finansal bir tercih değil, aynı zamanda zihniyet değişiminin de göstergesi. Bitcoin medyasının tanınan isimlerinden Marty Bent’in ifadesiyle, bu adım “şirket yönetimlerinin geleceği”ni işaret ediyor. Zira son yıllarda birçok kurum faaliyet alanıyla doğrudan ilgisi olmasa bile bilançolarına Bitcoin ekleme yoluna gidiyor. Ancak Bent, gerçek bir iş modeline sahip olan ve yazılım sektöründe liderlik eden Figma’nın bu tercihini, sıradan bir spekülatif yatırım kararından ziyade stratejik bir örnek olarak nitelendiriyor.
Tüm bunlar yaşanırken Bitcoin fiyatları 107.000 dolar civarında yatay hareket ediyor. Her ne kadar bu seviyeler tarihi zirvelere yakın olsa da, son haftalardaki durağan seyir bazı yatırımcılarda hayal kırıklığı yarattı. Ancak analist James Check’in ortaya koyduğu veriler, görünenden daha derin bir tabloyu işaret ediyor. Check’e göre, büyük kurumsal şirketlerin ve ETF’lerin agresif alımlarına karşın uzun vadeli Bitcoin sahipleri son dönemde günlük bazda yaklaşık 40 bin BTC satıyor. Bu, potansiyel olarak ciddi bir satış baskısı anlamına geliyor. Ne var ki piyasa, bu dev satışları adeta emerek fiyatı korumayı başarıyor. Check, bunun aslında son derece pozitif bir gösterge olduğunu ve güçlü alımların devam etmesi halinde BTC’nin yeni rekorlara yelken açabileceğini savunuyor.
Tüm bu gelişmeler, Bitcoin’in kurumsal portföylerde yalnızca “alternatif varlık” olmaktan çıkıp ana akım bir rezerv aracına dönüştüğü teziyle uyumlu. Özellikle yüksek enflasyon, jeopolitik belirsizlik ve para politikalarındaki zikzaklar; şirketleri nakit yönetiminde daha yenilikçi çözümler aramaya zorluyor. Bitcoin, sunduğu sınırlı arz ve bağımsız yapısı sayesinde tam da bu ihtiyaca cevap veren bir varlık profili çiziyor.
Burada asıl dikkat çekici nokta ise şirketlerin Bitcoin’e sadece “kâr etme” motivasyonuyla yaklaşmıyor olması. Örneğin Figma’nın durumunda olduğu gibi, Bitcoin hem ETF’ler aracılığıyla hem de doğrudan alım yoluyla bilançoda stratejik bir sigorta işlevi görüyor. Bu yaklaşım, yakın gelecekte daha fazla teknoloji ve yazılım şirketinin, ardından da farklı sektörlerden oyuncuların Bitcoin’i hazine politikalarına entegre etmelerine kapı aralayabilir.
Ayrıca uzun vadeli yatırımcıların ciddi miktarda satış yapmasına rağmen fiyatların dirençli kalması, Bitcoin’in piyasa derinliğinin ve kurumsal talebin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Bu da Bitcoin odaklı kurumsal hazine stratejilerinin önümüzdeki dönemde hızlanmasını destekleyecek bir başka faktör olarak öne çıkıyor.
Kısacası, Figma’nın IPO sürecinde dahi Bitcoin’i bu kadar açık şekilde gündemine alması, yalnızca finansal basında kısa süreli bir haber olmaktan çok daha fazlası. Bu adım, şirket hazinelerinin nasıl evrileceğine dair güçlü bir sinyal niteliğinde. Büyük ihtimalle önümüzdeki birkaç yıl içinde Bitcoin bilançolarda daha sıradan bir satır halini alacak. Tıpkı bugün nakit ya da devlet tahvilleri nasıl olağan görülüyorsa, Bitcoin de aynı şekilde “kurumsal standart” olarak anılacak.










