Küresel Tahvil ve Döviz Piyasalarında Denge Arayışı

ABD verileri sonrası tahvil piyasaları yatay kalırken, TL tahvillerde alım güçlendi. Dolar yükseldi, CDS 241’e geriledi; TL piyasasında talep artıyor.

Yurt İçi Tahvillerde Alıcılı Seyir Hakim

Küresel piyasalarda tahvil ve döviz hareketleri, ABD tarafından gelen karmaşık veri akışı ve zayıf ekonomik sinyallerle şekillenmeye devam ediyor. ABD’de Eylül ayı Tarım Dışı İstihdam verisinin 119 bin kişi artışla beklentileri aşması, işgücü piyasasında soğumanın hız kaybettiğine işaret ederken; işsizlik oranının %4,4 ile beklentilerin üzerinde gelmesi ekonomide ikili görünümü korudu. Kasım ayı Philadelphia Fed Endeksi’nin -1,7 seviyesinde gerçekleşerek beklentilerin altında kalması ise imalat sektöründe zayıf seyrin sürdüğünü ortaya koydu. Bu verilerin ardından tahvil piyasalarında yön arayışı belirginleşirken, ABD 10 yıllık tahvil faizi %4,13 seviyesinde yatay bir performans sergiledi. Almanya 10 yıllık tahvil faizi ise 2 baz puan yükselerek %2,73 seviyesinde işlem gördü.

Türkiye’nin risk primi ise olumlu seyrini sürdürdü. 5 yıllık CDS 4 baz puan düşerek 241 baz puan seviyesine geriledi; bu görünüm, küresel belirsizliklere rağmen Türkiye varlıklarına yönelik risk algısının görece sakinleştiğini gösterdi. Türkiye’nin Ocak 2035 vadeli 10 yıllık Eurobond faizi ise 2 baz puan azalarak %6,61 seviyesine çekildi. Borçlanma maliyetlerindeki bu düşüş, dış finansman koşullarında oluşan sınırlı rahatlamaya işaret etti.

Döviz piyasalarında majör para birimleri dolar karşısında karışık bir görünüm sergiledi. Dolar Endeksi 100,314 seviyesine yükselerek küresel dolar talebinin güçlendiğini gösterdi. Buna karşılık Euro/Dolar paritesi 1,1532 seviyesine gerileyerek Avrupa para birimi üzerinde baskının arttığını yansıttı. Yurt içinde ise Dolar/TL spot kuru 42,37 seviyesinden işlem gördü. Küresel dolar güçlenmesi, TL üzerindeki baskının korunmasına yol açarken, kur tarafında oynaklık düşük bantta seyretmeye devam etti.

TL tahvil piyasalarında ise alıcılı bir gün yaşandı. 2 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi 4 baz puan düşerek %39,50 seviyesine geriledi. 10 yıllık gösterge tahvil faizi ise %32,40 seviyesinde dengelendi. Faizlerdeki geri çekilme, hem yabancı girişlerinin desteği hem de iç piyasada artan talebin etkisiyle gerçekleşti. BİST Kesin Alım Satım Pazarı’nda hacim 16,7 milyar TL’ye gerilese de, piyasanın genel eğiliminde pozitif ton korundu.

Hazine’nin Kasım ayı borçlanma programı da doğrudan satışlarla tamamlandı. Kasım 2027 vadeli ABD doları cinsi tahvilin ihalesiz satışıyla %4,20 getiri oranı üzerinden 517,62 milyon dolar borçlanıldı. Aynı vadeli kira sertifikasının satışında da %4,20 oranıyla 180,35 milyon dolar kaynak sağlandı. Bu borçlanma, Hazine’nin dış kaynak maliyetlerinde öngörülebilir bir seyrin devam ettiğini gösterdi.

14 Kasım ile biten haftada yurt dışı yerleşiklerin Türk Lirası devlet iç borçlanma senedi (DİBS) stokunda 499,8 milyon dolarlık artış kaydedildi. Aynı haftada özel sektör tahvil stokunda 21,6 milyon dolarlık sınırlı bir düşüş yaşandı. TL bazında DİBS stokları 7,97 trilyon TL’ye yükselirken, yabancıların DİBS portföyü de 25,9 milyar TL artarak 670,9 milyar TL seviyesine ulaştı. Böylece yabancıların TL tahvillerindeki payı %8,41’e yükselerek son dönemdeki toparlanma eğilimini güçlendirdi.

Yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatlarında ise parite etkisinden arındırılmış 742 milyon dolarlık artış gözlendi. Gerçek kişilerde 563 milyon dolarlık, tüzel kişilerde ise 179 milyon dolarlık yükseliş gerçekleşti. Bu tablo, döviz talebinin sınırlı da olsa artmaya devam ettiğini ortaya koyuyor.

Politika faizi tarafında TCMB’nin güncel oranı %39,50 seviyesinde bulunurken, gecelik borç alma–borç verme oranları sırasıyla %38 ve %42,50 olarak uygulanıyor. TLREF ise %39,29 seviyesinde oluştu. Piyasalar 11 Aralık 2025’te gerçekleştirilecek TCMB Para Politikası Kurulu toplantısına odaklanmış durumda. Küresel enflasyon baskılarının dengelenmeye başladığı bir ortamda, TCMB’nin yol haritasına ilişkin mesajlar piyasalar açısından kritik önem taşıyor.

Genel görünüm itibarıyla küresel tahvil piyasalarında veri bazlı belirsizlikler baskınlığını korurken, yurt içi tahvil piyasası yabancı ilgisi ve dengeli likidite koşullarıyla destek buluyor. Döviz tarafında ise doların küresel ölçekte güç kazanması, gelişmekte olan ülke para birimleri üzerindeki baskının sürmesine yol açabilir.