Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası artan güvenlik kaygıları, NATO’nun savunma harcamalarını tarihi seviyelere çıkarmaya dönük adımları ve Avrupa’nın Türkiye ile daha yakın savunma işbirliğine yönelmesi, küresel savunma ve havacılık hisselerinde güçlü bir yükseliş dalgası yarattı. Bu süreçte iki Türk savunma sanayi şirketi de dünya devleriyle birlikte öne çıktı.
NATO ülkeleri harcamaları GSYH’nin yüzde 5’ine çıkarıyor
NATO liderlerinin 2035 yılına kadar savunma ve güvenlikle ilgili harcamalarını gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 5’ine çıkarma kararı, savunma şirketlerinin borsalardaki performansını doğrudan etkiledi. NATO bildirisine göre, müttefikler GSYH’nin en az yüzde 3,5’ini temel savunma gereksinimlerine ve NATO yetenek hedeflerine ayıracak. Böylece, uzun süre “yüzde 2” standardına bile ulaşmakta zorlanan NATO ülkeleri, savunma harcamalarında rekor düzeyde büyüme hedefi koymuş oldu.
Bu durum özellikle Avrupa’da, Rusya’nın uzun vadeli tehdidine karşı hazırlık amacıyla savunma sanayine yönelik yatırımları hızlandırdı. Aynı zamanda Hindistan ile Pakistan arasındaki gerilimin artması da Asya’da savunma hisselerini destekleyen bir unsur haline geldi.
Trump dönemi dengeleri değiştirdi, Avrupa savunmada kendi göbeğini kesiyor
Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesinin ardından, ABD’nin Ukrayna’ya yardımları askıya alma kararları ve Trump-Zelenskiy arasındaki kamuoyuna yansıyan tartışmalar Avrupa’yı daha bağımsız savunma adımları atmaya yöneltti. Trump’ın Rusya ile Ukrayna arasındaki barış görüşmelerine AB’yi dahil etmemesi, Avrupalı liderlerin kendi savunma sanayilerini büyütme iradesini pekiştirdi.
Bu gelişmeler sadece Avrupa şirketlerinin değil, ABD’li savunma devlerinin hisselerini de yukarı taşıdı. Ayrıca Trump’ın mayıs ayında Suudi Arabistan, Katar ve BAE ile imzaladığı toplam değeri 3 trilyon doları aşan yatırım ve silah anlaşmaları, özellikle ABD merkezli savunma ve havacılık şirketlerine pozitif yansıdı.
Rheinmetall ve Hanwha başı çekti, Türk şirketleri dünya devleriyle yarıştı
Yılın ilk yarısında savunma ve havacılık hisselerinin getirilerine bakıldığında; yatırımcısına en çok kazandıran şirketin Alman Rheinmetall olduğu görüldü. Rheinmetall hisseleri yüzde 183,4 yükselirken, onu Güney Koreli Hanwha Aerospace yüzde 159,7 ile takip etti. İsveç merkezli Saab %125,8, İtalyan Leonardo %84,3, İngiliz Rolls-Royce ise %70,1 getiri sağladı.
Türk savunma sanayi şirketlerinden ASELSAN, bu dönemde yatırımcısına %100,8 kazandırarak dikkatleri üzerine çekti. Böylece ASELSAN, dünya genelindeki savunma devleri arasında en yüksek getiri sağlayan şirketlerden biri oldu. ASELSAN en son Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı ile Yeni Nesil Ağ Tabanlı Askeri Haberleşme Sistemleri tedarikine yönelik 71,8 milyon dolarlık sözleşmeye imza atarak büyüme ivmesini güçlendirdi.
Bir diğer Türk şirketi Papilon Savunma ise %138,6 getiriyle listede adeta yıldızlaştı ve pek çok global şirketi geride bıraktı.
Airbus, Boeing ve Lockheed Martin geride kaldı
Fransız Dassault Aviation %55,3, İngiliz BAE Systems %54,1, Japon Mitsubishi Heavy %62,4 ve Fransız Safran %30 getiri sağlarken; ABD’li RTX Corporation %26,2, L3 Harris Technologies %19,3, Boeing %18,4 yükseldi.
Dünyanın en büyük savunma üreticilerinden Lockheed Martin ise yılın ilk yarısını %4,7 değer kaybıyla kapatarak negatif ayrıştı. Northrop Grumman %6,5, General Dynamics %10,7 ile daha sınırlı getiriler sağladı.
Bu tablo, büyük projeler ve ihracat siparişlerine dayalı beklentilerin hisse fiyatlarına nasıl yansıdığını gösteriyor.
Türk şirketlerinde karışık tablo: ASELSAN ve Papilon öne çıkarken bazı hisseler geriledi
BIST’te işlem gören diğer savunma hisselerinde ise farklı bir tablo oluştu. Altınay Savunma %0,4, SDT Uzay ve Savunma %15,2, Otokar %15,4, Onur Yüksek Teknoloji ise %20,6 oranında değer kaybetti. Bu durum, Türk savunma sektöründe şirket bazlı hikayelerin daha belirgin hale geldiğini ve yatırımcıların seçimlerinde selektif davrandığını ortaya koyuyor.
Küresel gerilim savunmayı öne çıkarıyor
Artan jeopolitik riskler, savunma şirketlerinin uzun vadeli sipariş portföylerini büyütmesine ve Ar-Ge yatırımlarını artırmasına kapı aralıyor. NATO’nun %5 hedefi gibi tarihsel nitelikte kararlar, önümüzdeki yıllarda savunma sanayinin küresel borsalarda yatırımcı nezdinde daha da öncelikli hale geleceğini gösteriyor. Türkiye’nin savunma sanayisindeki dönüşümü ve Avrupa’nın Türkiye ile daha entegre projeler geliştirmeye başlaması da yerli şirketler için potansiyeli güçlü bir hikaye yaratıyor.









