Küresel Rüzgarlar ve Türkiye Ekonomisi: Makroekonomik Dalgalarla Mücadele

Günümüzde hiçbir ekonomi, küresel sistemin dışında var olamaz. Türkiye gibi coğrafi ve siyasi açıdan kritik bir konuma sahip ülkeler, küresel dalgalanmalardan hem daha fazla etkilenir hem de bu dalgaları yönlendirme potansiyeline sahiptir. Ancak son yıllarda yaşanan jeopolitik gerilimler, enerji krizi, korumacılık ve merkez bankalarının agresif para politikaları, Türkiye ekonomisini derinden sarsan makroekonomik dalgalara dönüştü. Peki, bu dalgalarla nasıl mücadele edilebilir?

Küresel Rüzgarların Anatomisi: Türkiye’yi Hangi Fırtınalar Vuruyor?

  1. Jeopolitik Belirsizlikler ve Bölgesel Çatışmalar
    • Rusya-Ukrayna Savaşı, Türkiye’nin tarım ürünleri ve enerji ithalatını doğrudan etkiledi. Karadeniz Tahıl Koridoru anlaşmasının sona ermesi, buğday fiyatlarında artışa yol açtı.
    • Ortadoğu’daki gerilimler (İsrail-Hamas Savaşı), Türkiye’nin bölgesel ticaret ağını ve enerji nakil hatlarını tehdit ediyor.
    • NATO genişlemesi ve ABD-Çin rekabeti, Türkiye’nin denge siyasetini zorluyor; yaptırım riskleri yatırımcıları ürkütüyor.
  2. Küresel Para Politikaları ve Finansal Dalgalanma
    • ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artırımları, gelişmekte olan ülkelere sermaye çıkışını hızlandırıyor. Türkiye’de 2023’te dolar/TL’nin 28’e yaklaşması, döviz likiditesi sorununu derinleştirdi.
    • Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) enflasyonla mücadele politikaları, Türkiye’nin AB ile ticaretinde maliyet artışına neden oluyor.
  3. Enerji Fiyatları ve Tedarik Zinciri Kırılganlıkları
    • Türkiye, enerjide %73 dışa bağımlı. Küresel enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar (Brent petrolün varilinin 80-100 dolar arası seyri), cari açığın GSYİH’nin %4,5’ine ulaşmasında kritik rol oynuyor.
    • Yeşil dönüşüm politikaları, Türkiye’nin kömür ve doğalgaz santrallerini finanse etme maliyetini artırıyor.
  4. Korumacılığın Yükselişi ve Küresel Ticaretin Dönüşümü
    • AB’nin sınırda karbon vergisi (CBAM) ve ABD’nin Enflasyon Düşürme Yasası (IRA), Türkiye’nin otomotiv ve çelik ihracatını riske atıyor.
    • “Yakın Friend-shoring” trendi, Türkiye’nin Avrupa’ya ucuz üretim merkezi olma avantajını tehdit ediyor.

Türkiye’nin Makroekonomik Kırılganlıkları: Neredeyiz?

  • Enflasyon: Kontrolden Çıkan Bir Dev
    TÜİK verilerine göre Nisan 2024’te yıllık enflasyon %65’e dayandı. Üretici fiyatlarındaki artış (%105), maliyet enflasyonunun yapısal bir sorun olduğunu gösteriyor. Faiz-artırım-döviz kısır döngüsü, TL’nin reel değer kaybını kronikleştiriyor.
  • Dış Borç ve Cari Açık İkilemi
    Türkiye’nin brüt dış borcu 2024’te 500 milyar doları aştı. Özellikle özel sektörün kısa vadeli döviz borçları (150 milyar dolar), döviz likiditesi baskısını artırıyor.
  • Turizm ve Hizmetler: Tek Umut mu?
    2023’te 56 milyar dolar turizm geliri, döviz rezervlerini destekledi. Ancak bölgesel savaşlar, turizmde “güvenli ülke” algısını zorluyor.

Mücadele Stratejileri: Dalgaları Aşmak İçin Ne Yapmalı?

  1. Para Politikasında İnandırıcılık ve Rasyonel Adımlar
    • Merkez Bankası’nın faiz artırım kararları (2023’ten bu yana 3.400 baz puan), enflasyonla mücadelede geç kalındığını gösterdi. Politika faizinin reel pozitif alana çekilmesi şart.
    • Döviz rezervlerinin şeffaf şekilde artırılması (SWAP’lar dahil) ve “dolarizasyon” ile mücadele için TL vadeli mevduat teşvikleri kritik.
  2. Yapısal Reformlar: Üretim ve İhracatta Dijital Dönüşüm
    • KOBİ’lerin yeşil ve dijital dönüşümüne yönelik hibeler, AB fonlarıyla desteklenmeli.
    • Yarı iletken ve batarya üretimi gibi yüksek katma değerli sektörlerde “Milli Teknoloji Hamlesi” somut adımlarla ilerlemeli.
  3. Enerji Bağımsızlığı: Nükleer ve Yenilenebilirde Fırsatlar
    • Akkuyu NGS’nin 2025’te devreye girmesi, enerji ithalatını %7 azaltabilir. Rüzgar ve güneş yatırımları için yasal engeller kaldırılmalı.
    • Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arama çalışmaları, diplomatik dengeler gözetilerek hızlandırılmalı.
  4. Jeopolitik Konumun Güce Dönüştürülmesi
    • “Orta Koridor” projesiyle Asya-Avrupa lojistiğinde merkez olunabilir. Bakü-Tiflis-Kars demiryolu ve Kanal İstanbul projeleri, ticaret hacmini artırabilir.
    • Körfez ülkeleriyle (Suudi Arabistan, BAE) stratejik ortaklıklar, doğrudan yatırım çekmek için kullanılmalı.

Sonuç: Fırtınayı Durdurmak Değil, Yelkenleri Ayarlamak Zamanı

Türkiye, küresel rüzgarları tamamen durduramaz ancak ekonomisini bu rüzgarlara göre şekillendirebilir. Kısa vadede döviz ve enflasyon istikrarı sağlanmalı, uzun vadede ise teknoloji odaklı üretim ve enerji bağımsızlığı hedeflenmeli. Unutulmamalıdır: Ekonomi, siyasetin önünde gitmek zorunda. Aksi takdirde, her küresel dalga, kıyıya vurduğunda daha derin yaralar açacaktır.