Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi günü yüzde 1,28’lik kayıpla 10.225,48 puandan tamamladı. Önceki kapanışa kıyasla 132,98 puanlık bir gerileme yaşayan endeksin toplam işlem hacmi ise 88,8 milyar lira olarak gerçekleşti. Özellikle bankacılık hisselerindeki sert satışlar dikkat çekerken, bankacılık endeksi gün sonunda yüzde 3,52 değer kaybetti. Holding hisseleri de yüzde 0,94 düşüş yaşadı. Buna karşılık, menkul kıymet yatırım ortaklıkları yüzde 1,88 yükselerek günün en çok kazandıran sektörü olmayı başardı.
Bu dalgalanmanın arka planında ise sadece iç dinamikler değil, küresel piyasalardaki artan belirsizlikler de etkili oldu. ABD’nin Avrupa Birliği mallarına yönelik yeni tarife tehditleri, ticaret savaşlarının yeniden alevlenebileceğine dair kaygıları körükledi. Küresel ticaret zincirlerinde taze bir gerilim beklentisi, risk iştahını önemli ölçüde törpüledi. Zaten gelişmekte olan ülke piyasaları uzun zamandır ABD Merkez Bankası’nın faiz patikasına, enflasyon gelişmelerine ve dolar endeksindeki hareketliliğe odaklanmış durumda. Şimdi buna jeopolitik gerginliklerin yarattığı stres de eklenince, yatırımcı davranışlarında temkinli tutum belirginleşiyor.
İçeride ise bilanço sezonuna dair beklentiler, enflasyonla mücadele politikalarının sıkılaşarak devam edip etmeyeceğine yönelik tahminler ve seçim sonrası olası ekonomi adımlarının nasıl şekilleneceğine dair belirsizlikler borsanın yönünde belirleyici unsurlar olmaya devam ediyor. Bankacılık sektöründe yaşanan sert düşüş, hem global risklerden hem de içeride makroekonomik parametrelerin sıkılaşma yönlü hareketinden etkilenmiş görünüyor. Zira olası kredi daralmaları, faiz marjları üzerindeki baskı ve regülasyon adımları bankacılık hisselerinde zaman zaman sert satışları beraberinde getirebiliyor.
Teknik açıdan bakıldığında, analistler BIST 100 endeksinde 10.200 ve 10.100 seviyelerinin önemli destek konumunda olduğunu, yukarı yönlü hareketlerde ise 10.300 ve 10.400 puanın ilk dirençler olarak öne çıktığını belirtiyor. Dolayısıyla endeks, önümüzdeki işlem günlerinde bu bant içinde dalgalı bir seyir izleyebilir. Özellikle ABD’de yarın açıklanacak Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) rakamları, küresel piyasalarda enflasyon algısını şekillendirecek en kritik veri setlerinden biri olacak. ABD enflasyonunun beklentilerin üzerinde gelmesi halinde, Fed’in “uzun süre yüksek faiz” politikasını sürdüreceğine dair beklentiler güçlenebilir ki bu durum gelişen piyasalardan sermaye çıkışını tetikleyebilir. Tam tersine, enflasyonda soğuma sinyalleri gelirse, risk iştahında kısmi toparlanmalar görmek mümkün.
Öte yandan yurtiçinde piyasaların yarın kapalı olacağı göz önüne alındığında, küresel veri akışına bağlı hareketlerin bir sonraki seansa ertelenmesi muhtemel. Bu durum işlem hacimlerinde düşüşe, fiyatlarda ise daha sığ hareketlere yol açabilir.
Bütün bu tablo gösteriyor ki, hem içerde hem dışarda belirsizliklerin yüksek olduğu bir dönemden geçiyoruz. Böyle zamanlarda yatırımcının duygusallıktan uzak, stratejik düşünmesi ve portföy çeşitlendirmesini önemsemesi hayati. Özellikle volatilitenin yüksek seyrettiği dönemlerde panik satışlarından veya acele alımlardan kaçınmak, uzun vadeli bakış açısını korumak daha sağlıklı sonuçlar doğurabilir. Önümüzdeki günlerde ekonomi yönetiminin atacağı adımlar, küresel faiz patikası ve ticaret savaşlarına dair gelişmeler, borsa tarafında hikayeyi şekillendirmeye devam edecek. Görünen o ki, yatırımcılar bir süre daha dalgalı sularda dikkatli bir seyir izlemek zorunda kalacak.










