Küresel Piyasalarda İnce Ayar Dönemi: Faizler, Veriler ve Sabır

Faiz beklentileri, zayıf imalat ve kripto dalgalanması piyasaları karışık tutuyor; kritik eşik Fed’in çekirdek PCE verisi.

Küresel piyasalar, aynı anda birden fazla belirsizliğin ağır bastığı bir “ince ayar” döneminden geçiyor. ABD’de imalat sektöründeki zayıflık, Asya’da para politikasına ilişkin beklentiler ve kripto varlıklarda süren dalgalanma, yatırımcı davranışlarını temkinli bir çizgiye çekiyor. Özellikle tahvil faizlerindeki yükseliş, riskli varlıklara yönelik iştahı törpülerken gözler, fiyat istikrarına dair sinyallerin netleşeceği veri setlerine çevrilmiş durumda.

ABD cephesinde imalatın nabzı uzun süredir zayıf. Tedarik Yönetim Enstitüsü tarafından açıklanan PMI verisinin kasımda 48,2’ye gerilemesi, daralmanın dokuzuncu ayına işaret ediyor. Bu tablo, üretim cephesinin büyümeye katkısının sınırlı kalacağını düşündürüyor. Buna karşın para piyasalarındaki fiyatlamalar, ABD Merkez Bankası’nın faiz indirimine gitme ihtimalini yüksek görüyor. Tarım dışı istihdam verisinin toplantı sonrasına kalması, sürprizleri azaltıyor; asıl kritik eşik, Fed’in enflasyon göstergesi olarak kabul ettiği çekirdek PCE verisi. Bu veri, “sabır” ile “gevşeme” arasındaki çizginin nerede çekileceğini belirleyebilir.

Faizler cephesinde ABD’nin 10 yıllık tahvil getirileri yeniden yüzde 4’ün üzerinde dengelenirken, dolar endeksi yatay ancak güçlü. Bu kombinasyon, altın ve hisse senetleri için zorlayıcı bir arka plan oluşturuyor. Altın, güvenli liman algısına rağmen faizlerin cazibesi karşısında ivme kaybederken; petrol cephesinde arz-talep dengesine ilişkin soru işaretleri fiyatları sınırlı tutuyor. Bitcoin tarafında ise sert düşüşlerin ardından gelen tepki alımları, piyasadaki kırılgan psikolojiyi ele veriyor; kripto varlıklar hâlâ makro faiz ortamına en duyarlı enstrümanlar arasında.

Asya’da para politikasının tonu, küresel fiyatlamaları etkiliyor. Japonya Merkez Bankası’na yönelik faiz artırım beklentileri, tahvil getirilerini yukarı iterken yatırımcıların Japon varlıklarına bakışını daha seçici kılıyor. Güçlü tahvil ihalelerine rağmen “normalleşme” ihtimali, bölgedeki risk algısını karmaşıklaştırıyor. Çin’de ise emlak kaynaklı sorunlar ve zayıf iç talep, borsalarda satış baskısını canlı tutuyor.

ABD borsaları tarafında karışık bir tablo var. Endeksler gerilerken, şirket bazlı haberler ayrışmayı artırıyor. Yarı iletken ekosistemi bu ayrışmanın merkezinde. Nvidia’nın Synopsys’e yönelik yatırım açıklaması, teknoloji zincirindeki stratejik hamlelerin hisse performansını nasıl hızla etkileyebildiğini gösterdi; ancak bu tür mikro hikâyeler bile makro rüzgârların tamamen önüne geçemiyor. Avrupa’da ise zayıf PMI’lar ve jeopolitik riskler baskıyı sürdürürken, Airbus hisselerindeki sert düşüş, operasyonel risklerin hassas dönemde çarpan etkisi yaratabildiğini hatırlattı.

Ticaret ve sanayi politikaları da fiyatlamalara arka plan oluşturuyor. ABD’nin Güney Kore menşeli otomobillere uygulanan gümrük vergisini indirmesi ve İngiltere ile ilaç fiyatlandırmasına dair prensip anlaşması, küresel tedarik zincirlerinde seçici iyimserlik yaratıyor. Nadir toprak elementleri için açıklanan fonlar ise orta-uzun vadede stratejik sektörlerin destekleneceğine işaret ediyor. Ancak kısa vadede piyasaların yönünü, yine veri akışı ve faiz patikası belirliyor.

Özetle, küresel piyasalar hız değil denge arıyor. Faizlerin yönü netleşmeden riskli varlıklarda kalıcı bir iyileşme beklemek zor. Yatırımcı için bu dönem, “her şeyden biraz” stratejilerinden ziyade veri odaklı, disiplinli ve sabırlı bir yaklaşımın öne çıktığı bir sınav niteliğinde.