Küresel Gerilim ve Yerel Enflasyon: Piyasalarda Temkinli İyimserlik

Piyasalar, nefesini tutmuş, iki kritik gelişmenin sonucunu bekliyor. Bir yanda küresel jeopolitiğin kalbinde çarpan ABD-Rusya-Ukrayna üçgeninde cuma günü Alaska’da gerçekleşecek olan Trump-Putin zirvesi, diğer yanda içeride perşembe günü Merkez Bankası’nın açıklayacağı Enflasyon Raporu. Bu iki olay, önümüzdeki günlerin piyasa ritmini belirleyecek güce sahip.

Dışarıda, Trump ile Putin arasındaki bu beklenmedik diyalog girişimi, dalgalı sularda seyreden küresel piyasalara yeni bir belirsizlik faktörü ekledi. Taraflar, görüşmede Ukrayna savaşının sonlandırılması ve muhtemelen Rusya ile ticaret yapan ülkelere yönelik ABD tarife tehditlerini masaya yatıracak. Haber akışı, Putin’in toprak karşılığında savaşı bitirmeyi önerebileceği, Zelensky’nin ise bu tür bir talebe şiddetle karşı çıktığı yönünde. İşte bu nokta, piyasalardaki hassas dengeyi doğrudan etkileyecek. Eğer görüşmeden savaşı durdurmaya yönelik somut ve inandırıcı adımlar çıkarsa, risk iştahı artabilir, küresel bir rahatlama dalgası görülebilir. Ancak, diyalogun çıkmaza girmesi, hatta ABD’nin Rusya’ya yönelik yeni yaptırımlar gündeme getirmesi durumunda, özellikle Rusya ile ekonomik bağları güçlü ülkelerin piyasalarında tedirginlik ve kaçış baskısı yaşanabilir. Bu zirve, sadece siyasi değil, aynı zamanda ekonomik sonuçları da derinden hissedilecek bir buluşma.

İçeride ise haftanın en önemli gündemi, hiç şüphesiz, Perşembe günü Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın sunacağı Enflasyon Raporu. Geçtiğimiz hafta açıklanan Temmuz enflasyonu, piyasalara kısa süreli bir nefes aldırdı. TÜİK verilerine göre aylık %2.06 (beklenti %2.38) ve yıllık %33.52 olarak gerçekleşen enflasyon, beklentilerin altında kalarak “iyi haber” olarak yorumlandı. Ancak, bu tek bir veri noktası. Merkez Bankası’nın bu haftaki raporu ve Başkan Karahan’ın yapacağı değerlendirmeler çok daha kritik. Piyasalar, Merkez Bankası’nın enflasyon görünümüne dair yeni projeksiyonlarını, özellikle yıl sonu ve gelecek yıl tahminlerini, ve en önemlisi, politika faizi yol haritasına dair ipuçlarını dikkatle inceleyecek. Enflasyondaki düşüş eğiliminin sürdürülebilir olduğuna dair güçlü sinyaller mi gelecek? Yoksa, yolun hala uzun ve zorlu olduğu vurgusu mu öne çıkacak? Bu soruların cevapları, TL varlıkların ve özellikle tahvil-bono piyasasının seyrini doğrudan belirleyecek. Bu rapora paralel olarak, Pazartesi açıklanacak sanayi üretimi ve Cuma günkü bütçe dengesi verileri de iç piyasa dinamiğini şekillendirecek yerel unsurlar olarak takip edilecek.

Borsa İstanbul (BIST 100) ise bu karmaşık ortamda dikkat çekici bir direnç sergiliyor. Geçtiğimiz haftayı %2.10’luk getiriyle kapatan endeks, TL bazında Temmuz 2023’te gördüğü 11.252 puanlık tarihi zirvesine adeta ramak kaldı. 10.972 puandan işlem gören endeksin bu rekoru kırması için sadece %2.55’lik bir yükseliş yeterli. Teknik olarak, 10.700 puanın destek olarak sağlam durması ve 11.100 – 11.250 puan direnç bantlarının aşılmaya çalışılması, yükselişin sürme potansiyeline işaret ediyor. Ancak, bu potansiyelin gerçeğe dönüşmesi, önümüzdeki haftanın iki dev gündem maddesinden çıkacak sonuçlara sıkı sıkıya bağlı. Enflasyon Raporu’ndan gelen olumlu mesajlar ve küresel gerilimde bir yumuşama sinyali, rekor tazelemenin önünü açabilir. Aksine, olumsuz gelişmeler ise kazanımları hızla eritebilir.

Küresel piyasalarda ise ABD’de açıklanacak enflasyon verileri, Fed’in faiz indirim zamanlamasına dair beklentileri yeniden şekillendirecek. Fed ile Trump arasındaki “faiz tartışması” da gündemdeki yerini koruyor; Trump’ın Fed’deki boş koltuğa faiz indirim yanlısı Stephen Miran’ı ataması bu gerilimi besliyor. Fed’in kararlı duruşu mu, yoksa Trump’ın baskısı mı ağır basacak? Bu sorunun cevabı da dolar ve küresel risk varlıkları üzerinde etkili olacak.

Özetle, önümüzdeki hafta, Alaska’daki buzların ardındaki diplomasi ile Ankara’daki enflasyon rakamlarının dili arasında sıkışmış piyasaların gerilimli bir bekleyişine tanık olacağız. “Temkinli iyimserlik” hâkim havaymış gibi görünse de, bu iki ateş çemberinden çıkacak sonuçlar, temkinliliği dağıtıp iyimserliği güçlendirebileceği gibi, tam tersi bir rüzgar da estirebilir. Piyasa katılımcıları için sıkı bir takip ve esnek bir strateji zamanı.