Küresel ekonomik durgunluk, dünya ekonomisinin yavaşladığı ve büyüme oranlarının belirgin şekilde düştüğü bir dönemdir. Bu tür dönemlerde ticaret hacmi daralır, yatırım faaliyetleri azalır ve işsizlik oranları artar. 2025 yılı itibarıyla, COVID-19 pandemisinin etkilerinden tam olarak kurtulamayan dünya ekonomisi, Ukrayna-Rusya savaşının tetiklediği enerji krizi, yüksek enflasyon oranları ve faiz artırımları gibi faktörlerle mücadele etmeye devam ediyor.
Bu yazıda, küresel ekonomik durgunluğun temel nedenleri, dünya üzerindeki etkileri ve Türkiye’ye yansımaları üzerinde duracağız.
Küresel Ekonomik Durgunluğun Temel Nedenleri
Küresel durgunluk dönemlerinin birçok nedeni olabilir. Bugün karşılaştığımız durum, birkaç temel faktörün birleşiminden kaynaklanıyor:
- Enerji Krizi ve Yüksek Maliyetler: Rusya’nın Avrupa’ya doğal gaz sevkiyatını sınırlandırması, enerji fiyatlarının hızla yükselmesine neden oldu. Bu durum, üretim maliyetlerini artırarak sanayi ve hizmet sektörlerini olumsuz etkiledi.
- Para Politikaları: ABD Merkez Bankası (FED) ve diğer büyük merkez bankaları, enflasyonu kontrol altına almak için faiz oranlarını artırdı. Ancak bu politikalar, yatırım iştahını ve tüketici harcamalarını azalttı.
- Küresel Ticaretin Daralması: Çin’in büyümesinin yavaşlaması ve korumacı ticaret politikalarının artması, küresel ticaret hacminde daralmaya yol açtı.
- Jeopolitik Gerilimler: Ukrayna-Rusya savaşı, sadece enerji piyasalarını değil, aynı zamanda gıda güvenliğini de tehdit ederek ekonomik istikrarsızlığı artırdı.
Türkiye’ye Yansımaları
Küresel ekonomik durgunluk, gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Türkiye’yi de önemli ölçüde etkiliyor. Türkiye ekonomisi, dış ticarete bağımlı yapısı nedeniyle küresel dalgalanmalardan doğrudan etkileniyor.
1. İhracat ve İthalat Dengesi
Türkiye’nin ana ihracat pazarları arasında yer alan Avrupa Birliği, ekonomik durgunluk nedeniyle talebini azaltıyor. Bu durum, ihracat gelirlerinde düşüşe yol açabilir. Öte yandan, enerji ve hammadde fiyatlarındaki artış, Türkiye’nin ithalat faturasını yükseltiyor.
2. Döviz Kurları ve Enflasyon
Küresel piyasalardaki belirsizlikler, yatırımcıları güvenli limanlara yönlendiriyor. Bu durum, Türk Lirası üzerinde baskı oluşturuyor ve döviz kurlarının yükselmesine neden oluyor. Yüksek döviz kurları ise ithalata bağımlı olan Türkiye’de enflasyonu körüklüyor.
3. Faiz Politikaları ve Yatırım
Türkiye’nin düşük faiz politikası, küresel piyasalardaki yüksek faiz ortamıyla çelişiyor. Bu durum, yabancı yatırımcıların Türkiye piyasalarından çekilmesine ve sermaye akışlarının azalmasına neden olabilir.
4. İşsizlik ve Gelir Dağılımı
Küresel durgunluk, Türkiye’de işsizlik oranlarını artırabilir. Özellikle ihracata dayalı sektörlerde daralma yaşanması, istihdamı olumsuz etkileyebilir. Aynı zamanda gelir dağılımındaki eşitsizliklerin derinleşme riski de bulunuyor.
Çıkış Yolları ve Politikalar
Türkiye’nin bu zorlu dönemi en az hasarla atlatabilmesi için uygulanabilecek bazı stratejiler:
- Enerji Bağımsızlığını Artırmak: Yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar artırılmalı ve enerji ithalatına olan bağımlılık azaltılmalıdır.
- İhracat Pazarlarını Çeşitlendirmek: Avrupa Birliği dışındaki pazarlara yönelmek, ekonomik dalgalanmalara karşı tampon oluşturabilir. Afrika ve Asya pazarları bu anlamda önemli fırsatlar sunuyor.
- Makroekonomik İstikrar: Döviz kurlarını kontrol altına alacak ve enflasyonu düşürecek politika setleri geliştirilmeli. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı sağlanmalı ve güven artırıcı adımlar atılmalıdır.
- Teknoloji ve Sanayi Yatırımları: Türkiye, ithalatı azaltmak ve katma değerli ürünler üretmek için yerli sanayiye ve teknolojiye daha fazla yatırım yapmalıdır.
Son Söz
Küresel ekonomik durgunluk, tüm dünya için zorlu bir sınav olmaya devam ediyor. Türkiye, bu süreçte kırılgan yapısı nedeniyle daha dikkatli olmak zorunda. Ancak doğru politikalar ve uzun vadeli stratejilerle bu dönemi fırsata çevirmek mümkün. İç piyasanın güçlendirilmesi, dış ticarette çeşitlilik sağlanması ve teknolojiye dayalı bir ekonomi inşa edilmesi, Türkiye’nin gelecekteki ekonomik krizlere karşı daha dirençli hale gelmesini sağlayabilir.
Küresel dalgalanmalara rağmen güçlü bir Türkiye hayal etmek, doğru adımlar atıldığında hayal olmaktan çıkabilir.










