Küresel Ekonomide Yavaşlama, Türkiye’de Dengelenme: 2025 Görünümü

2025 yılına doğru küresel ekonomi, birçok belirsizlikle karşı karşıya. Dünya çapında enflasyonist baskılar, tedarik zincirindeki aksaklıklar ve jeopolitik gerilimler gibi faktörler, küresel büyümenin hızını keserken, Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde dengelenme süreci kendini daha fazla hissettiriyor. Bu yazıda, küresel ekonomideki yavaşlama ile Türkiye’nin iç dinamiklerinin nasıl bir denge arayışına girdiğini, 2025 yılı itibarıyla bu süreçlerin nasıl şekilleneceğini inceleyeceğiz.

Küresel Ekonomik Yavaşlama: Temel Sebepler

2025 yılında küresel ekonominin büyüme hızının zayıf kalması bekleniyor. Birinci sebep, COVID-19 pandemisi sonrası toparlanma sürecinin tamamlanmasının ardından, birçok ülkede büyüme hızının doğal bir şekilde yavaşlamaya başlamasıdır. Bunun yanında, 2022’den itibaren dünya genelinde artan enflasyon oranları, merkez bankalarının sıkılaştırıcı para politikalarına yönelmesine yol açtı. Özellikle ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırımları ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) benzer adımları, küresel likiditeyi daraltarak ekonomik faaliyetleri yavaşlatan başlıca faktörler arasında yer alıyor.

Bununla birlikte, Çin gibi büyük ekonomilerde yaşanan büyüme yavaşlaması da küresel ekonomik gelişmeleri doğrudan etkiliyor. Çin’in sıfır-COVID politikasının son bulması, ancak ardından gelen toparlanma sürecinin daha uzun sürmesi, küresel talep ve tedarik zincirlerini olumsuz yönde etkiliyor. Enerji ve hammadde fiyatlarındaki dalgalanmalar, gelişmekte olan ekonomilerin dış ticaret dengelerini sarsmaya devam ediyor.

Türkiye’de Dengelenme Süreci

Türkiye ekonomisi, son yıllarda küresel ekonominin zorluklarına karşılık bir dengeleme süreci içindedir. Yüksek enflasyon, döviz kuru dalgalanmaları ve dış borç yükü gibi sorunlarla mücadele ederken, Türkiye’nin büyüme modelinde de önemli bir değişim söz konusu. 2023’ün son çeyreğinden itibaren başlayan büyüme yavaşlaması, birçok analist tarafından bir “denge bulma” süreci olarak değerlendiriliyor. Bu durum, Türkiye’nin iç ekonomik dinamizminin, dışsal faktörlere olan bağımlılığını azaltma çabalarının bir sonucu olarak öne çıkmaktadır.

Türkiye’nin cari açığının daralması, dış borç ödeme baskılarının azalması ve enflasyonla mücadelede atılacak adımlar, 2025’e kadar ekonominin daha istikrarlı bir büyüme rotasına girmesi için umut verici gelişmeler olarak görülüyor. Türkiye’nin, yüksek enflasyonla mücadele ve para politikasındaki sıkılaştırma adımları ile kısa vadede daha temkinli bir büyüme hedeflemesi, uzun vadede ekonominin daha sürdürülebilir ve dengeli bir şekilde büyümesine olanak sağlayabilir.

Türkiye’nin 2025 Ekonomik Perspektifi

Türkiye ekonomisinin 2025’e dair temel öngörüleri, büyüme, enflasyon, işsizlik oranları ve dış ticaret dengesi gibi faktörlerle şekillenecek. 2024 itibarıyla Türkiye’nin enflasyon oranı, yüksek seviyelerde seyretti. 2025 yılında enflasyonun kademeli olarak düşmesi beklenmektedir, ancak bunun için sıkı para politikalarının devam etmesi gerekecektir.

Dış ticaret açığının azalması, Türkiye’nin ihracatındaki çeşitlenmenin artması ve stratejik sektörlere yapılan yatırımlar, ekonomik büyümeye olumlu katkı sağlayacak. Türkiye’nin, otomotiv, tekstil, gıda işleme, makine imalatı gibi sektörlerde ihracatını artırması bekleniyor. Bunun yanı sıra, turizm sektörü de 2025 itibarıyla toparlanma sürecine girebilir, çünkü pandeminin etkilerinin tamamen geride kalmasıyla birlikte global turizm talebinin artması olasılığı yüksektir.

İçeride, Türkiye’nin iş gücü piyasasında da önemli gelişmeler yaşanabilir. Özellikle genç nüfusun istihdamına yönelik alınacak reformlar ve dijital dönüşüm projeleri, Türkiye’nin işsizlik oranlarını düşürmeye yönelik etkili adımlar atmasına olanak tanıyacaktır.

Jeopolitik Faktörler ve Küresel Krizler

Türkiye’nin ekonomik görünümünü etkileyen en önemli faktörlerden biri de jeopolitik durumdur. Orta Doğu’daki siyasi gerginlikler, Avrupa ile ilişkiler ve Ukrayna-Rusya savaşının ekonomik etkileri, Türkiye’nin dış ticaret dengelerini, enerji fiyatlarını ve yatırımları doğrudan etkileyebilir. Bu bağlamda, Türkiye’nin enerji bağımlılığını azaltmaya yönelik politikalar ve yenilenebilir enerji yatırımları, dışa bağımlılığı minimize etme noktasında kritik öneme sahip olacaktır.

Son Söz

2025 yılı, Türkiye için dengelenme ve istikrar yılı olabilir. Küresel ekonomideki yavaşlamaya rağmen, Türkiye’nin iç dinamiklerini güçlendirecek adımlar atması, ülkenin ekonomik performansını destekleyecektir. Ancak bu süreç, disiplinli bir makroekonomik politikalar seti, stratejik dış ticaret ilişkileri ve sürdürülebilir büyüme modellerinin uygulanmasını gerektiriyor. Türkiye’nin bu zorlu dönemi atlatabilmesi için yalnızca iç piyasayı değil, dış dünya ile olan ilişkilerini de doğru bir şekilde yönetmesi kritik olacaktır.