2025 yılının temmuz ayı, kripto piyasası için finansal performanstan çok siber güvenlik krizleriyle anılacak bir dönem oldu.
Blockchain teknolojisinin sunduğu şeffaflık ve merkeziyetsizlik vaadine rağmen, sistemin insan ve yazılım kaynaklı zayıflıkları bir kez daha ciddi mali sonuçlara yol açtı. Temmuz ayında gerçekleşen 17 ayrı siber saldırı sonucunda toplam 142 milyon dolarlık kayıp yaşandı. Bu rakam, yalnızca bir ayda gerçekleşen olaylar düşünüldüğünde, merkeziyetsiz finans sisteminin güvenlik sınavını henüz geçemediğini gösteriyor.
PeckShield verilerine göre, temmuzdaki bu kayıplar bir önceki ay olan hazirana kıyasla yüzde 27’lik artışa işaret ediyor. Haziran ayında 111 milyon dolarlık kayıpla karşı karşıya kalan sektör, temmuzda bu rakamı geride bırakmış olsa da geçen yılın aynı dönemine göre daha düşük seviyede. Temmuz 2024’te yaşanan WazirX vakası gibi büyük çaplı olaylar, geçen yılki toplam zararın 266 milyon dolara ulaşmasına neden olmuştu.
Yine de bu ayın bilançosu azımsanacak gibi değil. En dikkat çekici vaka, Hindistan merkezli kripto borsası CoinDCX’in uğradığı 44 milyon dolarlık saldırı oldu. CEO Sumit Gupta’ya göre, olay sofistike bir sunucu ihlali ile gerçekleştirildi. Olayın ardından bir çalışan gözaltına alındı; bu da saldırının içerden destek almış olabileceği yönünde şüpheleri artırdı. Bu durum, sadece teknolojik değil, aynı zamanda organizasyonel güvenlik zaaflarının da sisteme ciddi zarar verebileceğini gösteriyor.
Sadece CoinDCX değil; BigONE borsası da sıcak cüzdan altyapısını hedef alan bir saldırıyla 27 milyon dolar kaybetti. Bunun hemen ardından, merkeziyetsiz ticaret platformu WOO X’te 14 milyon dolarlık bir oltalama saldırısı gerçekleşti. Bu saldırı, klasik teknik açıkların ötesinde insan zafiyetlerine odaklanan sosyal mühendisliğin ne kadar etkili olabileceğini bir kez daha ortaya koydu. Halborn Güvenlik Başkanı Rob Behnke’nin analizine göre, saldırgan, bir ekip üyesinin bilgisayarına eriştikten sonra geliştirme ortamına sızarak kullanıcı hesaplarını boşalttı. Sadece iki saatlik bir süre içinde birçok hesap zarar gördü, işlemler yapıldı ve fonlar çekildi.
Bu olaylar zinciri, özellikle kripto projelerinin sadece akıllı sözleşme güvenliği değil, aynı zamanda personel eğitimi, operasyonel disiplin ve çok katmanlı güvenlik sistemleri konusunda da ciddi adımlar atması gerektiğini gösteriyor. Siber saldırılar artık sadece teknik boşlukları değil, insan psikolojisini ve organizasyonel yapıları da hedef alıyor. Özellikle merkeziyetsiz yapıda çalışan projelerde, bireysel kullanıcıların ve çalışanların güvenlik bilinci kritik öneme sahip hâle geliyor.
Her ne kadar bazı saldırılarda fonların bir kısmı iade edilse ya da zararın tamamı sigorta fonlarıyla karşılanabilse de, yaşanan bu tür güvenlik ihlalleri sektöre olan genel güveni zedeliyor. Bu da regülasyonların sıkılaşması için gerekçeler üretiyor ve merkeziyetsizlik ilkesine daha fazla baskı anlamına geliyor. Kripto piyasası, özgürlük ve sansür direnci vaadiyle büyüdü, ancak şimdi güvenlik ve hesap verebilirlik talepleriyle yüzleşmek zorunda.
Kripto sektöründe temmuz ayının geride bıraktığı tablo, sadece parasal kayıplardan ibaret değil. Aynı zamanda sektöre yönelik yatırımcı güvenini ve regülasyon tartışmalarını doğrudan etkileyen bir stres testi niteliğinde. Özellikle kurumsal yatırımcıların ve ETF yapılarının giderek büyüdüğü bir dönemde, bu tür olaylar sistemik güvenlik zafiyetlerini gündeme taşıyor. Temmuz, kripto tarihinde teknik değil ama yönetimsel sorumluluk açısından bir dönüm noktası olabilir. Bu yaşananlar, yalnızca kripto şirketlerinin değil, tüm sektörün güvenlik kültürünü yeniden inşa etmesi gerektiğini ortaya koyuyor.










