Kırılgan Denge: Toplumsal Olaylar ve Ekonomiye Etkileri

Türkiye, coğrafi konumu, tarihi ve kültürel zenginliği ile benzersiz bir ülke. Ancak son yıllarda yaşanan toplumsal olaylar, siyasi gerilimler ve ekonomik dalgalanmalar, bu dinamik yapının kırılganlığını da gözler önüne seriyor. Toplumsal hareketlerin ekonomiye etkisi, yalnızca kısa vadeli maliyetlerle değil, uzun vadeli yapısal sorunlarla da şekilleniyor. Bu yazıda, Gezi Parkı’ndan 2023 depremlerine, darbe girişiminden kronik enflasyona uzanan süreçte, sosyal olayların ekonomiye nasıl yansıdığını analiz edeceğiz.

1. Gezi Parkı Direnişi (2013): Turizmden Yatırım İklimine Yansıyan Dalga

2013’teki Gezi Parkı protestoları, Türkiye’nin modern tarihinde bir dönüm noktası oldu. Başlangıçta çevreci bir hareketken, kısa sürede hükümet karşıtı geniş bir tepkiye dönüşen olaylar, uluslararası medyada geniş yer buldu.

  • Ekonomik Etki: O dönem turizm gelirleri %10-15 düşüş gösterdi. Yabancı yatırımcılarda “istikrarsızlık” algısı, portföy yatırımlarının geri çekilmesine yol açtı.
  • Uzun Vadeli Sonuç: Protestolar, siyasi kutuplaşmanın derinleşmesine ve yatırım ikliminin zedelenmesine katkıda bulundu.

2. 15 Temmuz Darbe Girişimi (2016): Güven Kaybı ve Para Biriminde Çöküş

Darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL, toplumsal huzursuzluğu artırırken, ekonomiye olan güveni sarstı.

  • Doğrudan Maliyet: Borsa İstanbul’da bir haftada %10 düşüş; TL, dolar karşısında tarihi zayıflamalar yaşadı.
  • Yapısal Etkiler: FETÖ ile mücadele kapsamında kamudan ve özel sektörden on binlerce kişinin tasfiyesi, eğitim, sağlık ve savunma gibi kritik sektörlerde insan kaynağı kaybına neden oldu.

3. Kronik Enflasyon ve TL’nin Değer Kaybı: Sosyal Huzursuzluğun Ekonomik Tetikleyicisi

2021-2023 döneminde TL’nin dolar karşısında %200’ü aşan değer kaybı, enflasyonu %85’lere taşıdı. Hükümetin “faiz-enflasyon” teorisi, para politikalarının siyasallaşmasına yol açtı.

  • Sosyal Sonuçlar: Alım gücündeki çöküş, özellikle genç nüfus ve emekliler arasında yoksulluğu derinleştirdi.
  • Protestolar ve Grevler: 2022’deki işçi grevleri ve asgari ülik talepleri, ekonomik sıkıntıların sosyal patlamalara dönüşebileceğini gösterdi.

4. 2023 Depremleri: Doğal Afetin Ekonomik Şoku

6 Şubat 2023’teki depremler, 50 binden fazla can kaybı ve 200 milyar doları aşan maddi zararla Türkiye’nin en yıkıcı afeti oldu.

  • Ekonomik Etki: GSYİH büyümesinin 1-2 puan düşeceği tahmin ediliyor. Tarım ve üretim zincirlerinin çökmesi, enflasyonu tetikledi.
  • Uluslararası Yardım ve Diplomasi: Deprem sonrası Batı ile ilişkilerde yumuşama, ekonomik izolasyonun kırılganlığını hatırlattı.

5. Siyasi İstikrar ve Küresel Bağlantılar: Yatırım İçin Anahtar

Türkiye’nin dış politikadaki iniş çıkışları (S-400 krizi, Suriye operasyonları), ABD ve AB ile ticari ilişkileri sekteye uğrattı. Yaptırımlar, doğrudan yabancı yatırım (FDI) girişini 2021’de 14 milyar dolardan 2022’de 9 milyar dolara düşürdü.

Sonuç: Sosyal Barış ve Ekonomik İstikrar İçin Yapısal Reformlar

Türkiye’de toplumsal olaylar ile ekonomi arasındaki ilişki, bir kısır döngüyü besliyor: Ekonomik krizler sosyal huzursuzluğu tetikliyor; sosyal istikrarsızlık ise ekonomiyi daha da kırılganlaştırıyor. Bu döngüyü kırmak için:

  • Şeffaf ve Katılımcı Yönetim: Siyasi gerilimlerin azaltılması, yatırımcı güvenini tazeler.
  • Bağımsız Kurumlar: Merkez Bankası’nın özerkliği gibi adımlar, makroekonomik dengeleri korur.
  • Sosyal Politikalar: Genç işsizliği (%25’in üzerinde) ve gelir adaletsizliğine odaklanılmalı.

Türkiye, ancak sosyal barışı tesis ederek, ekonomisini uzun vadeli büyüme rotasına oturtabilir. Unutulmamalıdır ki, toplumsal refah ile ekonomik istikrar, birbirini besleyen iki olgudur.


Not: Bu yazı, genel bir analiz sunmakta olup, istatistikler yaklaşık değerler içermektedir. Detaylı veriler için resmi kurum raporlarına başvurulmalıdır.