Karşılıksız Çek Sayısında Sert Artış: Nisan’da Yüzde 120 Patlama

Takasbank verilerine göre, 2025 yılı Nisan ayında karşılıksız çek sayısında dikkat çekici bir artış yaşandı.

Türkiye ekonomisinde tahsilat sorunlarının göstergesi olan bu kalemde, yalnızca bir ayda yüzde 119,9’luk sıçrama kaydedildi. Karşılıksız çek adedi 22 bin 566’ya çıkarken, toplam tutar 15,68 milyar TL’ye ulaştı.

Bir Ayda İkiye Katlanan Karşılıksız Çek Sayısı

Mart 2025’te 10 bin 261 olan karşılıksız çek sayısı, Nisan ayında yaklaşık iki katına çıkarak 22 bin 566 adede yükseldi. Bu, Aralık 2024’teki 24 bin 729 adetlik zirveden sonraki en yüksek seviye olarak kayıtlara geçti. Yüzde 119,9’luk artış, özellikle reel sektörde tahsilat sıkıntılarının derinleştiğini gösteriyor.

Parasal Tutar da İkiye Katlandı

Karşılıksız çeklerin sadece sayısı değil, tutarı da alarm veriyor. Mart ayında 7,79 milyar TL olan karşılıksız çek tutarı, Nisan’da 15,68 milyar TL’ye çıkarak yüzde 101 oranında arttı. Bu durum, firmaların ödeme güçlüğü yaşadığına ve finansal sistemdeki likidite sıkışıklığının giderek arttığına işaret ediyor.

Toplam İbraz Edilen Çeklerde %123’lük Sıçrama

Nisan ayında yalnızca karşılıksız çekler değil, toplam ibraz edilen çek sayısı da sert bir artış gösterdi. Mart ayında 594 bin 846 olan ibraz edilen çek adedi, Nisan’da 1 milyon 328 bin 308’e ulaştı. Bu %123’lük artış, çek kullanımında ciddi bir yükseliş olduğunu gösterirken, aynı dönemde toplam çek tutarı 373,4 milyar TL’den 684,5 milyar TL’ye çıktı.

Mahsuplaşmaya Tabi Çeklerde Benzer Yükseliş

Takasbank’ın açıkladığı diğer verilere göre mahsuplaşmaya tabi çek adedi Mart ayında 565 bin 947 iken, Nisan’da 1 milyon 270 bin 346’ya yükseldi. Artış oranı burada da %124 olarak gerçekleşti. Bu çeklerin toplam tutarı ise 344,3 milyar TL’den 629,2 milyar TL’ye çıktı.

Finansal Sıkışıklığın Sinyalleri

Veriler, Türkiye’de nakit akış dengesinin bozulduğunu ve özellikle reel sektörde ödeme zincirinde ciddi kırılmalar yaşandığını ortaya koyuyor. Karşılıksız çek sayısı ve tutarındaki hızlı artış, güven bunalımını derinleştirirken krediye erişimin zorlaştığı bir dönemde firmaların vadeli yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlandığını gözler önüne seriyor. Bu tablo, önümüzdeki dönemde finansal istikrar açısından daha güçlü makroekonomik önlemlerin devreye alınabileceğinin de sinyali niteliğinde.