Büyüme, Enflasyon ve Para Politikası Beklentileri Öne Çıkıyor
Aralık ayının ilk haftasında açıklanacak makroekonomik veriler, yılın sonuna yaklaşılırken hem piyasa oyuncuları hem de politika yapıcılar açısından kritik sinyaller sunacak. 1-5 Aralık haftası boyunca büyüme, enflasyon, reel döviz kuru, sermaye akımları ve bütçe dengesi başlıklarında yoğun bir veri akışı izlenecek. Açıklanacak göstergelerin, özellikle para politikası beklentileri ve finansal piyasaların yönü üzerinde belirleyici olması bekleniyor.
Hafta, 1 Aralık Pazartesi günü açıklanacak olan 2025 yılı üçüncü çeyrek Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) büyüme verisi ile başlayacak. Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde çeyreklik bazda %1,6, yıllık bazda ise %4,8 büyüme kaydetmişti. Bu dönemde büyümeye çeyreklik bazda en güçlü katkı %2,4 artış gösteren gayrisafi sabit sermaye oluşumundan gelirken, yıllık büyümede ise %5,1’lik artışla hanehalkı tüketimi belirleyici olmuştu. Üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler, yıllık büyümenin %4,5 civarında gerçekleşebileceğine işaret ediyor. Aynı dönemde sanayi üretiminde yıllık bazda %5’in üzerinde kaydedilen artış, bu beklentiyle uyumlu bir tablo sunuyor. Buna karşılık çeyreklik büyümenin %1 seviyesine gerilemesi öngörülüyor. Sanayi üretimindeki artışın sektör geneline yayılmaması, büyümenin daha çok savunma ve inşaat gibi sınırlı alanlar tarafından desteklendiğini gösteriyor. Reel kesimde zayıf aktivite eğilimi sürerken, üçüncü çeyrek verileri de büyümenin geniş tabanlı olmadığına işaret ediyor. 2025 yıl sonu büyüme tahmini %3,4 seviyesinde bulunurken, risklerin ağırlıklı olarak yukarı yönlü olduğu değerlendiriliyor. 2026 yılı için ise %3,7’lik bir büyüme öngörüsü öne çıkıyor.
Aynı gün açıklanacak olan İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI verisi, sanayi sektörünün gidişatına dair güncel bir görünüm sunacak. Ekim ayında PMI endeksi 46,7’den 46,5’e gerileyerek son üç ayın en düşük seviyesine inmiş ve Nisan 2024’ten bu yana 50 eşik değerinin altında kalarak sektördeki daralma eğiliminin sürdüğünü göstermişti. İkinci çeyrekte ortalama 47,06 olan endeks, üçüncü çeyrekte 46,63’e gerilemişti. Son açıklanan anket notlarında yeni siparişler ve üretimde belirgin düşüşler yaşandığı, istihdam tarafında ise daralmanın devam ettiği vurgulanmıştı. Sektörel kırılımlar incelendiğinde, ekim ayında anket kapsamında izlenen on sektörün tamamında üretimde yavaşlama görüldü. Yeni siparişlerin yalnızca gıda ürünlerinde artış göstermesi, iç talepteki zayıflığın sanayi geneline yayıldığını ortaya koyuyor.
Haftanın en kritik başlıklarından biri ise 3 Aralık Çarşamba günü açıklanacak kasım ayı enflasyon verileri olacak. Kasım ayında aylık TÜFE artışının %1,2 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor. Bu gerçekleşme, yıllık enflasyonu ekimde görülen %32,9 seviyesinden %31,5 düzeyine indirebilir. Aralık ayı için ise %1’in hafif altında bir aylık artış ihtimali öne çıkıyor. Bu çerçevede 2025 yıl sonu TÜFE beklentisi %31,5 seviyesinde bulunurken, tahmine yönelik sınırlı bir aşağı yönlü risk olduğu değerlendiriliyor. Piyasa anketlerinde yıl sonu enflasyon beklentisinin %32’nin üzerinde olduğu görülse de, kasım verisi sonrasında bu beklentilerde aşağı yönlü revizyonlar gündeme gelebilir. Böyle bir tablo, 11 Aralık’ta yapılacak Para Politikası Kurulu toplantısına yönelik olarak 150-200 baz puan civarında ek bir faiz indirimi beklentisini güçlendirebilir.
4 Aralık Perşembe günü açıklanacak kasım ayı reel efektif döviz kuru verisi, TL’nin değerine ilişkin önemli bir gösterge olacak. Ortalama sepet kur değişimi ve aylık %1,2’lik enflasyon beklentisi dikkate alındığında, TÜFE bazlı reel efektif döviz kurunun kasım ayında 71,87’den 72,2 seviyesine yükselmesi bekleniyor. Bu artış, TL’de yaklaşık %0,5 oranında reel değer kazancına işaret ediyor.
Aynı gün açıklanacak haftalık veriler ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası rezervleri, para ve banka istatistikleri ile yabancı yatırımcı hareketlerine ışık tutacak. 14-21 Kasım haftasında yabancı yatırımcıların hisse senedi piyasasında 71,9 milyon dolar, tahvil piyasasında ise 239,1 milyon dolar net alım yaptığı görülmüştü. Tahvil stokundaki yabancı payı %6,8’den %6,9’a yükselmişti. Bu dönemde yurt içi yerleşiklerin döviz tevdiat hesaplarında düşüş yaşanırken, TCMB net döviz rezervleri 2,8 milyar dolarlık azalışla 69,3 milyar dolara, brüt rezervler ise 180,7 milyar dolara gerilemişti. Swap hariç net rezervlerin 54,9 milyar dolar seviyesine düşmesi, rezerv dinamiklerinin piyasalar tarafından yakından izlenmesine neden oluyor.
Perşembe günü ayrıca mevsimsellikten arındırılmış TÜFE verileri ve TCMB’nin Aylık Fiyat Gelişmeleri Raporu yayımlanacak. Rapor teknik nitelikte olsa da, temel enflasyon eğilimine ve kısa vadeli fiyat dinamiklerine ilişkin değerlendirmeler piyasa beklentileri açısından önem taşıyor.
Hafta, 5 Aralık Cuma günü açıklanacak kasım ayı Hazine nakit dengesi verileriyle sona erecek. Eylül ayında Hazine nakit dengesi 195,9 milyar TL açık verirken, yılın ilk dokuz ayında kümülatif açık 1,8 trilyon TL seviyesine ulaşmıştı. Ekim ayı merkezi yönetim bütçesi verileri, 12 aylık bütçe açığının 2,3 trilyon TL’ye yükseldiğini göstermişti. Kasım ayı nakit dengesi, 15 Aralık’ta açıklanacak bütçe rakamları için öncü niteliğinde olacak. 2025 yıl sonu bütçe açığı tahmini 2,3 trilyon TL, GSYİH’ye oranı ise %3,7 seviyesinde bulunuyor. Orta Vadeli Program’da da bütçe açığı oranlarının yukarı yönlü revize edilmesi, mali disiplinin önümüzdeki dönemde de ekonomi gündeminin önemli başlıklarından biri olacağını gösteriyor.
Genel olarak 1-5 Aralık haftasında açıklanacak veriler, büyümenin niteliği, dezenflasyon sürecinin hızı ve para politikasında atılabilecek adımlara ilişkin güçlü sinyaller sunacak. Özellikle enflasyon görünümü ve rezerv verileri, yılın son ayında finansal piyasaların yönünü belirlemede kritik rol oynayacak.









