Fed’in Yol Ayrımı: Enflasyonla Mücadelede Bekle-Gör Stratejisi

ABD Merkez Bankası’nın (Fed) Haziran ayı toplantısından çıkan sonuçlar, küresel piyasaların merakla beklediği faiz indirimi sürecine dair yeni ipuçları verdi. Faiz oranları beklendiği üzere sabit tutulurken, politika yapıcıların yılın geri kalanında nasıl bir yol izleyeceğine dair projeksiyonlar ve Başkan Jerome Powell’ın açıklamaları dikkat çekici bir tablo ortaya koydu.

Powell, son dönemde artan siyasi baskılara ve özellikle Donald Trump’ın hakaret düzeyine varan faiz indirimi çağrılarına temkinli bir dille yanıt verdi. Enflasyonun hâlâ yüksek seyrettiğini vurgulayan Powell, önümüzdeki aylarda gümrük tarifelerinin fiyatlar üzerindeki etkisinin belirleyici olacağını, aksi durumda bugünden itibaren faiz indirimi yapabileceklerini ifade etti. Bu açıklama, Fed’in bağımsızlığını ve veri odaklı politika yaklaşımını koruma çabasının bir göstergesi.

Fed’in yayımladığı yeni ekonomik projeksiyonlar ise, enflasyona karşı mücadelenin halen süreceğini açıkça ortaya koyuyor. 2025 yılında enflasyonun %3 seviyesinde kalması beklenirken, bu oran mart ayındaki %2,7 tahmininin de üzerinde. Bu durum, Fed’in %2 enflasyon hedefinden hâlâ uzak olduğunu ve para politikasında gevşeme konusunda temkinli davranacağını ortaya koyuyor. Ayrıca büyüme tahmini %1,7’den %1,4’e çekilirken, işsizlik oranının yıl sonunda %4,5’e yükseleceği öngörülüyor. Bu göstergeler, ABD ekonomisinin yavaşlamakta olduğunu ve buna rağmen enflasyonun istenen seviyeye inmediğini gösteriyor.

Faiz indirimi beklentilerine gelince… Mart ayında Fed üyelerinin çoğunluğu bu yıl için üç faiz indirimi beklerken, şimdi sadece sekizi yarım puanlık bir indirimi destekliyor. Geriye kalan yedi üye ise 2025 boyunca hiç faiz indirimi yapılmaması gerektiğini savunuyor. Bu değişim, Fed içindeki görüş ayrılıklarının giderek arttığını ve enflasyonun seyri konusunda farklı değerlendirmelerin olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle Trump’ın yeniden getirmeye hazırlandığı tarifelerin, geçici mi yoksa kalıcı bir fiyat artışına mı yol açacağı yönündeki belirsizlik, bu ayrışmanın temel nedenlerinden biri.

Powell’ın “şimdilik bekle ve daha fazla veri görmek en iyi yaklaşım” vurgusu da, Fed’in yaz aylarını veri izleyerek geçireceğini gösteriyor. Özellikle işgücü piyasasının dengeli olması ve maksimum istihdam hedefine halen uyumlu görünmesi, Fed’in acil bir faiz indirimi ihtiyacı hissetmemesini sağlıyor.

Ancak tarifelerin yaratacağı fiyat baskısı, şirketlerin maliyetleri tüketiciye ne ölçüde yansıtacağı ve enflasyon beklentilerinin nasıl evrileceği, Fed’in önümüzdeki adımlarını belirleyecek. Nisan ayında zirve yapan tarife belirsizliğinin göreli olarak azalmış olması olumlu bir gelişme olsa da, etkilerinin hâlâ hissedileceği ortada.

Sonuç olarak, Fed şu anda klasik “bekle ve gör” modunda. Bir sonraki olası faiz indirimi için takvimler Eylül ayını işaret etse de, bu tamamen önümüzdeki aylarda açıklanacak enflasyon ve büyüme verilerine bağlı olacak. Eğer enflasyon %2 hedefine doğru düşüşünü sürdürürse, Fed’in yıl bitmeden iki faiz indirimi yapması olasılık dahilinde. Ancak mevcut görünüm, faiz indirimi sürecinin yavaş ve dikkatli ilerleyeceğini, her adımın piyasa ve ekonomi üzerindeki etkileri gözetilerek atılacağını gösteriyor.