Fed’in “Aktif Sabır” Politikası: Ekonomik Belirsizlikte Temkinli Adımlar

ABD Merkez Bankası (Fed), son dönemde karmaşık bir tablo çizen makroekonomik göstergeler karşısında faiz politikasında daha temkinli ve sabırlı bir yaklaşım sergilemeyi tercih ediyor. Boston Fed Başkanı Susan Collins ve Dallas Fed Başkanı Lorie Logan’ın açıklamaları, merkez bankasının mevcut şartlarda hızlı bir faiz değişikliğine gitmekten uzak durduğunu açık biçimde ortaya koyuyor. Bu duruş, bir yandan piyasaların ani şoklara karşı korunmasını hedeflerken, diğer yandan Fed’e daha isabetli kararlar alabilmek için değerli bir zaman penceresi sunuyor.

Collins’in ifadeleri, Fed’in şu anki en doğru tutumunun “aktif şekilde sabırlı” olmak olduğunu gösteriyor. Yani Fed yalnızca bekleyip görmekle kalmıyor; aynı zamanda gelen her türlü veriyi dikkatlice analiz ederek politika yol haritasını esnek tutuyor. Bu yaklaşım, özellikle belirsizliklerin yüksek olduğu bir dönemde oldukça anlamlı. Collins’in dikkat çektiği üzere, şu anki sağlıklı ekonomik koşullar —nispeten güçlü bir istihdam piyasası ve dirençli tüketim— Fed’e faiz adımlarını ağırdan almak için gerekli zemini sağlıyor. Böylece olası yanlış bir zamanlamayla ekonomiye gereksiz bir darbe indirilmesinin önüne geçilmiş oluyor.

Öte yandan ticaret politikalarına ilişkin gelişmeler, özellikle gümrük vergileri, enflasyon ve büyüme üzerinde düşündüğünden daha az hasar bırakabilir. Collins, firmaların kâr marjlarını sıkıştırarak fiyat artışlarını absorbe etme eğiliminin, tüketicilerin ise belli fiyat artışlarına rağmen harcama yapmayı sürdürebilmesinin, bu negatif etkileri sınırlı tuttuğuna dikkat çekiyor. Bu tablo, Fed’in de aceleci davranmasına gerek olmadığı yönündeki görüşünü destekliyor.

Dallas Fed Başkanı Logan da benzer bir perspektifle hareket ediyor. Ona göre ABD Merkez Bankası, enflasyonu %2 hedefine kalıcı şekilde geri döndürmek istiyorsa, faizleri bir süre daha mevcut seviyelerde tutmak zorunda kalabilir. Logan’ın “ılımlı biçimde kısıtlayıcı” politika vurgusu, Fed’in faizleri hızlıca düşürmek yerine, ekonomik zemindeki aşırı ısınmayı tedbirli biçimde soğutmayı öncelediğini gösteriyor. Logan ayrıca, şirketlerin stok yaparak şimdilik gümrük vergilerinin fiyatlara etkisini geciktirdiğini, ancak asıl etkinin önümüzdeki yaz ve sonbaharda netleşeceğini belirterek bu dönemde açıklanacak verilerin kritik önemde olacağını söylüyor.

Yine de, Logan da faiz indirimi olasılığını tamamen dışlamıyor. İstihdam piyasasında gözlemlenen hafif yavaşlamanın, eğer önümüzdeki aylarda daha yumuşak enflasyon verileriyle birleşirse, Fed’in faizleri düşürmeyi gündeme almasına yol açabileceğini dile getiriyor. Ancak bu noktada altını çizdiği önemli bir detay var: Tüketici beklentileri ve harcama eğilimleri her zaman ekonomik gerçekliği doğru yansıtmayabiliyor. Bu yüzden Fed’in kararlarını kamuoyunun hissiyatına göre değil, nesnel ve somut verilere dayanarak alacağı net şekilde ifade ediliyor.

Aslında Fed’in bu tutumu, küresel ekonominin de içinde bulunduğu “yüksek belirsizlik” döneminin bir yansıması. Bir yandan arz-talep dengesizliklerinin hala tam olarak düzelmemesi, diğer yandan jeopolitik riskler ve ticaret gerilimleri, merkez bankalarını daha ihtiyatlı hareket etmeye zorluyor. Üstelik pandemi sonrası ekonomilerin toparlanma süreci de halen tam olarak sindirilmiş değil. Tüm bu karmaşık dinamikler içinde Fed, para politikasında olası hataların maliyetinin çok yüksek olacağının farkında. Bu nedenle Collins’in deyimiyle “aktif şekilde sabırlı” kalarak, ekonomik aktiviteyi gereksiz yere baskılamadan ama aynı zamanda enflasyonun da yeniden kontrolden çıkmasına fırsat vermeden ince ayar yapmaya çalışıyor.

Özetle, Fed cephesinde şu an “zaman kazanmak” ve olabildiğince çok veri görmek, en stratejik yaklaşım gibi duruyor. Collins ve Logan’ın değerlendirmeleri, hem iç talep hem de ticaret kaynaklı fiyat baskılarının nereye evrileceğini dikkatle takip eden bir merkez bankasının resmini çiziyor. Bu süreçte piyasa oyuncularının da sabırlı olması, ekonomideki gerçek sinyallerin netleşmesini beklemesi belki de en rasyonel duruş olacak.