Eylül Ayında Borsalar ve Diğer Piyasalarda Beklentiler

Borsalarda eylül ayı, tarihsel olarak yatırımcıların en temkinli olması gereken dönemlerden biri olarak öne çıkıyor. Yaklaşık 75 yıllık istatistikler, S&P 500 endeksinin bu ayda ortalama yüzde 0,87 kayıp yaşadığını gösteriyor. Ağustosun düşük hacimli ve dalgalı seyri sonrası gelen bu zayıf performans, ekim ayındaki sert dalgalanmalarla birleştiğinde eylülün “zorlu ay” olarak anılmasına neden oluyor. Türkiye’de de benzer bir tablo görülüyor; BIST 100 endeksi 11.400 puandan 10.729 puana gerileyerek son dönemde kayıplarını artırdı.

Uzmanlar bu olumsuz eğilimi çeşitli faktörlerle açıklıyor. Yaz tatili sonrası portföylerin yeniden dengelenmesi, fonların vergi dönemleri nedeniyle satışa yönelmesi ve yatırımcıların kâr realizasyonu öne çıkan nedenler arasında. Özellikle ABD’de birçok yatırım fonunun mali yıl kapanışının eylüle denk gelmesi, satış baskısını artırıyor ve küresel piyasalarda dalgalanmayı tetikliyor. Bu ortamda yatırımcıların altına yönelmesi, güvenli liman arayışının güçlendiğini ortaya koyuyor.

Eylülün ikinci yarısının daha riskli olduğu da tarihsel tecrübelerle biliniyor. Avrupa Merkez Bankası, Fed, İngiltere, Japonya ve İsviçre merkez bankalarının faiz kararları yatırımcıların yön bulmasında kritik olacak. Özellikle Fed’in faiz indirimi adımlarına ne zaman başlayacağına ilişkin beklentiler, altın fiyatları üzerinde güçlü etki yaratıyor. Fransa’daki siyasi belirsizlikler ve Avrupa’da tahvil faizlerindeki yükselişler de risk algısını artırıyor.

Sektörel bazda bakıldığında, Ticari Hizmetler yüzde 5,87 ve Elektronik Teknoloji yüzde 3,75 düşüş yaşayarak öne çıktı. Küresel ölçekte Dow Jones Endeksi 45.400,86 seviyesine gerileyip yüzde 0,48 kayıp verdi. Bu dönemde yatırımcıların riskten kaçış eğilimi daha görünür hale geldi. Dolar/TL 41,1954 seviyesine çıkarak yüzde 0,23 yükselirken, ABD Dolar Endeksi (DXY) yüzde 0,54 düşüşle 97,737’ye indi. Korku endeksi VIX’in 15,19 seviyesine gerilemesi ise piyasaların henüz panik seviyesinde olmadığını, ancak kırılgan bir denge içinde bulunduğunu gösteriyor.

Değerli metaller tarafında gümüş yüzde 0,78 yükselerek 40,99 TL’den kapanış yaptı ve kısa vadede altından daha fazla getiri sağladı. Ancak yatırımcıların odağı gram altında yoğunlaştı. 25 Ağustos sonrası hacim artışıyla birlikte gram altın güçlü bir yükseliş trendi yakaladı. Teknik göstergeler 4.530 – 4.660 bandını kritik destek olarak işaret ediyor. 4.665 seviyesi ara destek, yukarı yönlü hareketlerde ise 4.785 ve 4.800 direnç seviyeleri ön planda bulunuyor. Bu seviyelerin aşılması halinde alımlar hızlanabilir, ancak zayıf hacim durumunda kâr satışları gündeme gelebilir. Dolar/TL’deki yükseliş gram altını desteklerken, DXY’deki gerileme de ek güç veriyor.

Tarihsel olarak eylülde yaşanan zayıf performansın ardından, kasım-nisan döneminde daha güçlü getirilerin görüldüğü biliniyor. “Halloween effect” olarak adlandırılan bu olgu, yatırımcıların eylülde yaşanan kayıpları telafi etme potansiyeli taşıyor. Şirket bilançolarının sağlam kalması, merkez bankalarının gevşeme adımlarına yönelmesi ve jeopolitik risklerin belirli ölçüde fiyatlara girmesi, ekim sonrasındaki dönemde yeni bir ralli ihtimalini gündeme getiriyor.

Sonuç olarak eylül, piyasalarda tarihi eğilimleriyle yatırımcıların sabır ve risk yönetimi becerilerini sınayan bir ay olmayı sürdürüyor. Ancak bu zorluk, fırsatların da habercisi olabilir. Özellikle altın ve gümüş gibi güvenli limanlar, portföy çeşitlendirmesinde önemli rol oynarken, hisse senetlerinde düşüşlerin ardından doğacak fırsatların değerlendirilmesi uzun vadeli yatırımcılar için stratejik avantaj yaratabilir. Bu bağlamda eylül, sadece risklerin değil aynı zamanda doğru pozisyon alındığında fırsatların da ayı olarak kayda geçebilir.